October 16, 2011

İlk Eşcinsel Aktivist


Karl Heinrich Ulrichs
Sizi dünyanın (bilinen) ilk eşcinsel aktivistiyle tanıştırmak istiyorum. Bugün, yirmibirinci yüzyılda bile, bir çok insanın söyleyemediğini bundan 149 yıl önce söylemiş, söylemekle kalmamış, eşcinsel için mücadele vermiş bir hukukçu, seksolog, aynı zamanda yazar ve şair Karl Heinrich Ulrichs.

1862 yılında önce ailesine sonra çevresine kimliğini açıklayan Ulrichs, 1867 yılında da Alman hukukçular kongresinde ilk kamuya açık konuşmasını yapmış. Kongrede eşcinselliğin bir hastalık, bir günah ya da bir suç olmadığını, aksine doğal bir şey olduğunu bu yüzden yürürlükte bulunan eşcinsellik karşıtı yasanın feshedilmesini isteyen bir konuşmaymış bu ama konuşmasını bitiremeden susturulmuş. 

 Ulrichs 1862 yılında erkek erkeğe ilişkiyi tanımlamak için Uramismus, erkeklere ilgi duyan erkeği tanımlamak için de Uranian kelimelerini türetmiş. Ulrich, bu kelimeyi Yunan Tanrısı Uranos'tan esinlenerek bulmuş. Yine aynı yıl eşcinsel yönelimi nedeniyle yargılanan bir arkadaşı için mahkemeye bir savunma yazmış, savunması reddedilmiş olsa da, o yazmaya devam etmiş.

1864 yılında daha sonra yasaklanan ve toplantılan kitabı Vindex’i yazmış, bu kitap aynı cins birlikteliklerden ilk kez pozitif olarak bahseden kitap olarak geçiyor kayıtlarda. Bu kitapta ailesini korumak için Numa Numantius ismini kullanmış ancak açıldıktan sonra da kendi ismini kullanarak yazmaya devam etmiş.

Gregory Woods, A History of Gay Literature isimli çalışmasında Ulrichs’den eşcinsel aktivizmin öncülerinden birisi olarak söz ediyor. Ulrich, 1865 yılında hayalini kurduğu, eşcinsellerin bir araya gelebileceği birliğin tüzüğünü kaleme almış. Hubert Kennedy, bu taslak metnin, eşcinsellerin eşit hak arayışı yolunda ilk örgütlenme girişimi olması açısından tarihi bir öneme sahip olduğunu söylüyor. Bu birliğin amaçlarını okurken sanki bugünkü eşcinsel derneklerin tüzüklerini okur gibi oluyor insan. İşte size kurmayı hayal ettiği derneğin/birliğin amaçlarından birkaç örnek:

-  Eşcinselleri içinde bulundukları tecrit ortamından çıkarıp, dayanışma bağıyla birleştirmek
-  Bir eşcinsel edebiyat oluşturmak
-  Eşcinsellerin doğuştan gelen insan haklarının savunmak
-  Eşcinselliklerinden ötürü acı, eziyet çeken ihtiyaç ve tehlike altındaki bireylere yardım  
   etmek, gerektiğinde onlara uygun geçim kaynağı bulmalarında yardımcı olmak
-  Uygun eşcinsel yazıların yayınlanmasına yardımcı olmak

Günümüzde halen bu tüzük taslağında yazılan amaçlara ulaşmak için, dahası eşcinselliğin günah olmadığına, suç olmadığına, doğaya aykırı olmadığına insanları, devletleri ikna etmek için sokaklara çıkıyor olmamız da alınan yolun gerçekten bir arpa boyunu geçememiş olduğunun üzücü bir göstergesi. Kimbilir belki Ulrich’ten önce de şimdi bizim eşcinsellik dediğimiz -o dönemde adına her deniyorduysa- şeyi savunanlar, eşit hak isteyenler, uğrunda mücadele edenler olmuştur. Ancak onlar ortaya çıkana kadar bizim ilk eşcinsel aktivistimiz Karl Heinrich Ulrichs olacak.    

Karl Heinrich Ulrichs’in hayatı ile ilgili daha fazla bilgi almak için Hubert Kennedy’nin çalışmasına göz atabilirsiniz. İşte bu da linki: http://home.earthlink.net/~jeffb24/Ulrichs.pdf


Kaynaklar

Fone, B., Homophobia, 2000, Picador, s. 278-278-294
Woods, G., A History of Gay Literature, 1998, Yale University Pres, s. 1-181
Kennedy, H., Pioneer of the modern gay movement, 2002: San Francisco, Peremptory Publications,s. 107
  

October 3, 2011

Ne aradım ne buldum

Blogger kullananlar bilir, bir arama motoru vasıtasıyla blogunuza gelenlerin hangi kelimeleri aratarak size geldiğini görebilirsiniz. Blogger top 10 listesini gösteriyor ama ben Temmuz ayından bu yana google analytics de kullandığım için kimin neyi aratarak benim bloguma yolunun düştüğünü görüyorum ve bazen gerçekten çok gülüyorum.

Google'ın dili olsa da konuşsa, kimbilir ne arama hikayeleri anlatırdı bize. Google'ın dili yoksa benim var! İşte size araştırmacı ve de meraklı Türkiye insanının arama motoruna sorduklarından bir demet.

- 12 tane 3 üncü sınıf kitapları oku (Anıl'ın üçüncü sınıf kadın kitabı ile ilgili yazıya gelir!)
- Avcılarda beraber olmak isteyen gayler ( teknoloji o kadar gelişmedi sanırsam)
- Çekici seksi kadınlar pornosu ( allah allah!)
- Eş cinsel çıplak kadınlar 
- Eşcinsel kadınlar görüntüleri
- Eşcinsellerin özellikleri (kullanmadan önce iyice çalkalayınız)
- Gay erkek karısıyla yatmak için hap kullanıyo (bu aramadan çok ispiyonlamaya benziyor!)
- Gay erkek çıblak resimleri (bir thumblr mi açsam acaba? )
- Hollanda eşcinselliğin normal görülmesi sakıncaları (ben de merak ettim ne buldu sonunda)
- Kadın kocasını cinsel açıdan nasıl baştan çıkarır (bilsem söylerdim valla n'olacak!)
- Kadir İnanır gay sex (var mıymış ki?)
- Kadir İnanır ile ünlü kadınların pornosu ( gey yoksa kadınlarla olsa da olur. Maksat küçük Kadir'i görmek)
- Lezbiyenlikle ilgili kıssalar 
- Oğlancılık yaşları (ilginç)
- Plajlarda soyunma kabini görüntüleri (Hangi yazıya geldiğini gerçekten merak etmekteyim)
- Sapık eşcinsellerin pornosu ( yorumsuz)
- Ergenlik döneminde eşcinsel ilişkiye girdim (Ben de girdim bişey olmadı)
- Şok gazetesinin seksi fotoğrafını gör
- Vampir lezbiyenler (True Blood sonrası merak)
- Hayvanlarla cinselliye girenler 
- yaşlı erkek ve genç erkek arasındaki homoseksüel ilişki (aşkın yaşı yoktur dostum)     
- Menem bir şeymişsin (öyle miyim?)
- Nadir bizi (diskoya götür :P)

Meraklı günler sevgili okurlar :))) 

October 2, 2011

Suyun Altı - Üstü Halfeti


Antep'e kadar gelmişken Halfeti'ye gitmeden olmazdı. Olmadı da zaten. Halfeti Urfa'nın bir ilçesi ama Antep'e Urfa'dan birazcık daha yakın. Eski ve Yeni Halfeti olarak iki şehir var ve haliyle her yeni şehir gibi yenisinde bir numara yok. Biz de yenisini değil, bir kısmı sular altında kalmış eskisini görmeye gittik zaten. Eski Halfeti'nin bir kısmı Birecik barajının suları altında kalınca Yeni Halfeti'yi kurmak icap etmiş. Eskisine 10 km kala yenisini de uzaktan görmek mümkün. Bir önceki yazıyı bitirirken bir saat süren araba kiralama çabamızdan bahsetmiştim. Nihayetinde bir araç bulabildik. Genelde her yerde de olduğu gibi hafta sonu kiralık araç bulmak zor oluyor. Aynısı burada da oldu. Yoksa araç kiralamak için bir sürü ofis var. Biz son ana bıraktığımız için böyle oldu. Neyse, sonunda bir araç bulduk ve 1 günlüğüne 100 TL ödeyerek aracı kiraladık. Yaklaşık bir 20 dakika sonra da yola çıkmıştık bile. Ancak saat 3'e geliyordu. kaba bir hesapla 5 civarı Halfeti'de oluruz diyerek yola çıktık. (Nitekim olduk) 6 kişi olduğumuz için arkada ben, Elçin, Ezgi ve Ceren epey bir sıkıntı çektik ama Halfeti için değerdi. Arabayı kiraladığımız kişinin bize KGS geçiş kartı vermesine rağmen biz otobana girmeyi tercih etmedik. Kartı doldurmakla falan uğraşmayalım diye. Yani istenirse Antep'ten Birecik'e kadar otobandan da gidilebiliyor. Bizim gitmeyi tercih ettiğimiz yol da oldukça düzgün bir yoldu. 

Birecik
Birecik'e geldiğimizde 5 dakikalığına fotoğraf molası verdik. Birecik’in en dikkat çeken şey dik bir yamaç üzerinde kurulu olan kalesi. Belli ki büyük bir kaleymiş zamanında, şimdi ise ayakta kalmış bir burç ve duvar kalıntıları var. Fırat nehrinin üzerinden geçip kalenin alt tarafındaki yolda verdik molamızı. (Sonradan o yolun yanlış yol olduğunu anlayacaktık ama iş işten geçmiş olacaktı) Suyun mavisi çok güzeldi ve öylesine parlak yansıtıyordu ki yüzeyinden güneşi suya bakmayı imkansızlaştırıyordu bu parlaklık. Kısa bir moladan sonra, yolun geri kalan üçte birlik kısmı için çıktık yola. Dediğim gibi girdiğimiz yol yanlış yol olduğu için hem bozuk bir yoldan gitmek durumunda kaldık hem de süreyi uzatmış olduk. Dönüşte fark edip doğru yola girmeyi başardık ama. 

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş