December 21, 2014

Patan ve Bakhtapur


Nepal'deki üçüncü günümüzde istikametimiz Patan ve Bakhtapur şehirleri. Bu iki şehrin Durbar (saray) meydanı da UNESCO'nun Dünya miras listesinde yer alıyor, tıpkı Kathmandu'nun Durbar Meydanı'nın da bu listesinde yer aldığı gibi.

Patan, Kathmandu'dan arabayla yaklaşık bir yarım saatlik mesafede. Bunun için yine taksilerle pazarlık yapmanız gerekiyor, genellikle 600-1000 rupi arasında bir rakamdan açıyorlar ağızlarını ancak biz pazarlık gücümüzle 300 rupi ödeyerek bizi Patan'a götürecek bir taksi bulabiliyoruz. Patan'da Durbar Square'e girmenin bedeli kişi başı 500 rupi. Açıkçası biz meydana ücret ödemeden girmenin yolunu aradık, zira okuduğumuz bir blogda arka sokaklardan dolaşarak meydana ücret ödemeden girilebileceği yazıyordu. Ancak bu beleşci turistlere karşı güzel bir sistem geliştirmişler, -ki biz bu sistemi içeriye ücret ödemeden girdiğimizin 3. dakikasında yakalandıktan sonra öğrendik- giriş ücretini ödediğinizde size boynunuza asarak dolaşmak zorunda olduğunuz ziyaretçi kartları veriyorlar. Boynunuzda bu kartın olması sizin kuraalara riayet eden, saygılı bir turist olduğunuzu gösteriyor. İçerideki sivil giyimli görevliler de bizim gibi boynunda giriş kartı olmayan turistleri avlayıp tıpış tıpış gişeye gitmelerini ve ücretlerini ödemelerini sağlıyorlar. Yani eskiden belki mümkünmüş ama artık para ödemeden girmek mümkün değil. Velhasıl 500 rupiyi ödedik paşa paşa.

Çeşitli binaların, tapınakların olduğu bu meydan Vishnu'ya adanmış. Meydanın ortasına yakın bir yerlerdede uzun bir sütun üzerine oturtulmuş Vishnu heykelini görüyorsunuz. Meydanda görebileceğiniz yapıların, heykellerin, tapınakların neler olduğu girişte size verilen haritada belirtilmiş. Meydanı görecek şekilde konumlanmış bir kaç restoran ve cafe mevcut etrafta. Meydanı dolaştıktan sonra bunlardan birisinin terasında oturup aşağıdaki hareketliliği izlemek oldukça keyifli. Meydan'ın hemen dışında ise hareketli ve bol trafikli bir hayat akmaya devam ediyor. Biz burada, meydanı gören bir restoranın terasında kah bulutların ara ara güneşin önüne geçip gölge ettiği ve bizim de rahatladığımız kah cayır cayır yakan güneşin altında zaman zaman da aşağıdaki mutfakta pişen yemeklerin sıcağını ve kokusunu bize getiren esinti eşliğinde meydanı, meydana girip çıkan kalabalıkları izleyerek öğle yemeğimizi yedik. Sonrasında meydanın dışına çıkarak biraz Patan'ı dolaştık çünkü görülecek yerler yalnızca bu meydanda toplanmamış. Çevrede ziyaret edilebilecek farklı yapılar ve tapınaklar da mevcut, ayrıca alışveriş edeceksiniz bir çok dükkan da sizi meydanın dışındaki sokaklarda sizi bekliyor.

Öğleden sonra Patan'dan ayrılıp Bakhtapur'a gitmek üzere yine bir taksiyle pazarlığa tutuştuk. Mesafe yaklaşık bir saatlik bir yolculuk gerektiğinden yüksek fiyat söylediler ama biz konuştuğumuz dördüncü taksiciyi bizi 400 rupi'ye Patan'dan Bakhtapur'a götürmesi için ikna ettik. 

Bakhtapur'un Durbar Meydanına girmek için ise 1500 rupi ödememiz gerekti. Ancak burası hem Kathmandu'nun hem de Patan'ın Durbar Meydanından çok daha büyük ve çok daha ihtişamlı bir meydan. Üstelik UNESCO'nun dünya kültür listesinde en çok eser barındıran şehir Bakhtapur imiş. (içimize oturan 1500 rupi giriş ücretini kendimize bunları söyleyerek sindirmeye çalıştık) İçeriye girdikten sonra karşınıza çok geniş bir alan çıkıyor, alanın sağ tarafında 55 pencereli saray, Krishna Tapınağı, Badri Tapınağı, Shiva tapınağı, sütunlar karşılıyor. İçeriye girerken size bir harita veriyorlar zaten, neyin ne olduğunu, nerede olduğunu görebiliyorsunuz. Bahktapur oldukça büyük ve bu tarihi alan yalnızca Durbar meydanından oluşmuyor. Taumadhi, Duttatraya, Kwathandou, Golmaghi ve Pottery meydanları da mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerler. 

Özellikle Taumadhi Meydanı çok güzel, buradaki yüksek, beş katlı Nyatapola Tapınağı büyüleyici. Onun hemen sol tarafındaki bir cafeye dönüştürülmüş küçük tapınağın en üst katındaki balkonuna oturup meydanı ve ihtişamlı Nyatapola tapınağını seyredebilirsiniz. Bu meydan diğer tapınaklar, dükkanlar, cafeler, restoranlar, sokak satıcıları ile oldukça hareketli bir meydan. Şimdi nereye nasıl gidileceğini anlatarak yazıyı uzatmak istemiyorum, dediğim gibi elinizde girişte size verilen bir harita olacak. O haritayla bütün meydanları bulup dolaşabilirsiniz ki her biri ayrı ayrı görmeye değer. 

Akşamüzeri dönüş vakti geldiğinde yerel halkın kullandığı minibüslere binerek Kathmandu'ya dönmek istedik ancak minibüslerin yerini birilerine sormamıza rağmen bulamadık. Zaten minibüslerin yerini bulsak da Kathmandu'ya giden minibüsü bulabilir miydik bilmiyorum. Ulaşım sistemi Nepali dilini bilmeyen birisi için oldukça karışık, daha önce de dediğim gibi çok sıkışık ve büyük olasılıkla rahatsız. Geriye, taksiye bineceğimiz yere doğru yürürken bir taksici içinde müşterisi olmasına rağmen önümüzde durdu ve Kathmandu'ya gidip gitmediğimizi sordu. Biz de evet dedik, şöför uzakdoğlu sessiz, sakin yolcusuna sorun olur mu diye sordu, o da olmaz deyince pazarlık yaptık (yine) çok çok düşük bir meblağa Kathmandu'ya döndük böylece. Öncesinde de biz bir kaç turiste sormuştuk, hani Kathmandu'ya dönüyorlarsa birlikte gidelim diye ama denk gelmemişti. Yani diyeceğim odur ki taksi paylaşımı da mümkün (tabi ki taksiciye iki ayrı grup olduğunuzu belli etmeyin yine de)

Ertesi gün Pokhara'ya uzun bir yolumuz var (mesafe olarak değil süre olarak)

Gezinin ilk iki bölümüne aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

 Birinci Bölüm: Kathmandu'ya varış 
İkinci Bölüm: Kathmandu'da ikinci gün - Swayambhunath Stupa


No comments:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş