August 16, 2015

Yıldızların Altında

Şehirde yaşayanlar için geceleyin gökyüzü çok bir şey ifade etmiyor. O yüzden pek kimse de oturup bakmıyor gökyüzüne. Zaten kaldırıp başını yukarıya baksan da gördüğün -biraz şanslıysan- bir kaç yıldız, gerisi şehrin ışıklarıyla kirlenmiş, puslu, soluk, siyah bile olamayan bir karanlıktan başka bir şey değil. Yarattığımız şehirlerin yapay ışıklarıyla gökyüzüne perde çekip aslında tepemizde ışıl ışıl parlayan yıldızları görünmez kılıyoruz. Tıpkı görünmez kıldığımız başka bir çok şey gibi.

Zaman zaman da gökyüzünü hatırlıyoruz tabi, misal internette ve televizyonlarda meteor yağmuru olacağı haberleri ile karşılaştığımızda. Bir anda gökyüzünün aslında ne kadar muhteşem göründüğünü, çevremizi saran evrenin sonsuzluğunu ve o sonsuzluğu dolduran milyarlarca yıldızı hatırlayıveriyoruz. Ve meteor yağmurunu izlemek için şehirden uzaklara gitmeye kalkışıyoruz o heyecan ve şevkle. 

O iki gece boyunca modern dünyalılar en iyi fotoğraf makinelerini, en iyi lenslerini yanlarına alıp arabalarına atlayarak şehirlerinden uzaklara gittiler, hem gökyüzünü izlediler hem bir kaç fotoğraf yakaladılar belki. Şehirlerden çıkamayan modern dünyalılar da bakındılar gökyüzüne ama pek bir şey görebildiklerini sanmıyorum. 

Böylece modern dünyalılar bir kez daha aslında evrende ne kadar küçük bir nokta üzerinde yaşadığımızı düşünüp sonsuz zamanda bir göz açıp kapatmaktan daha kısa süren hayatlarımızın ne kadar da önemsiz olduğunu düşünerek hayatı sorguladılar, varlıklarını sorguladılar, felsefi konuşmalar yaptılar. O kocaman evrende bizden başka yaşayan bir çok varlığın olmamasının imkansız olduğunu, gelip gelmediklerini tartıştılar. Bir kaçı bu kadar küçük bir noktanın üzerinde sürüp giden bu savaşların, açlığın, nefretin ne kadar manasız olduğunu düşünür gibi oldu ama üzerinde çok durmadılar. Sonra uykuları gelince pahalı ekipmanlarını toplayıp arabalarına atlayarak ışıklı, güvenli şehirlerine geri döndüler.

O sırada, kuyruklu yıldızdan kopmuş meteorlar dünyanın atmosferine hızla girip yanarak ufalanırken, dünyanın herhangi bir yerinde içi daha iyi bir hayatın olduğunu düşündükleri bir ülkeye doğru gitmek üzere yola çıkmış insanlarla dolu küçük bir bot batmak üzereydi, etrafta ışık olmadığından gökyüzü çok parlak ve netti, tepelerinde milyonlarca yıldız parlıyordu ama meteor yağmurunu göremediler.  

Dünyanın başka bir yerinde tam meteorlar düşerken birileri midelerinin büzüşmesinin verdiği acıdan ya da susuzluktan dolayı kaybettikleri görüş yetilerinden olsa gerek göremediler meteor yağmurunu.  

Başka bir yerde, çok uzakta değil, kasabalarına bomba düştü birilerinin, kaçmaya çalışırken kopmuş bir kol gördüler ama meteor yağmurunu göremediler. 

Başka bir kasabanın başka bir sokağında ise halkın huzurunu sağlama görevini yerine getiren bir polis 17 yaşında bir çocuğa kurşun sıktı, polis hem o gece hem de herhangi bir zamanda meteor yağmurunu izleme ihtimalini elinden aldı 17 yaşındaki çocuğun.  

Daha az ışıklı bir diğer şehirde ise kendisini inandıkları dine adamış bir grup müslüman eşcinsel olduğunu öğrendikleri birisini ellerini arkadan bağlayarak çatıdan aşağıya attılar. Meteorla birlikte -meteor kadar hızlı olmasa da- o da düştü yeryüzüne, meteor yağmurunu göremedi haliyle, düşerken ışık saçmadığı için onu da gören olmadı.

Yine tam o sıralarda şehrin modern insanları çektikleri gökyüzü ve meteor fotoğraflarını ardı ardına internette paylaştılar ışıklardan uzaklara kaçamayanlar, göremeyenler için, sonuçta hayat paylaşmak demekti. 

    
  

No comments:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş