May 28, 2020

Sao Paulo



Arjantin'den Brezilya'ya geçiş 

25 Ocak 2020 / Sabah Foz do Iguaçu'dan Sao Paulo'ya uçuşum vardı, saat 11'de. Erken kalkıp kahvaltımı yaptım ve bir gün önceden ayarladığım hava alanı transferiyle 10 dakika mesafedeki Arjantin - Brezilya sınırına vardım. Arjantin tarafında taksiden bile inmeden pasaportumu verip geçişi hızlıca tamamladım. Brezilya tarafına varınca taksi beni beklerken, ben de sırada yaklaşık on kişinin olduğu sınır kapısında Brezilya girişim için beklemeye başladım. Küçük bir kağıda bir kaç bilginizi yazıyorsunuz ve görevli eğer sorarsa bir şeyler onları yanıtlayıp geçiyorsunuz, oldukça basit. Görevli bana bir şey sormadı, pasaportuma Brezilya  damgasını vurdu, geçtim. Sınırdan on dakika uzaklıktaki hava alanına vaktinden epey önce vardım. Artık Brezilya'daydım. 

İlk planlamaları yaparken Foz de Iguaçu'da da bir gün kalsam ve hatta oradan Paraguay'a geçsem mi diye düşünmüştüm. Ama daha önce oralara gitmiş arkadaşlarıma danışırken Bawer'in Uruguay'a geçmenin çok gereksiz olduğunu, sınıra yakın olan şehrin çok da görülmesi gereken bir yer olmadığını söylemesi üzerine vazgeçmiştim. O yüzden Foz do Iguaçu'nun yalnızca hava alanını kullandım. 

1,5 saatlik bir uçuş sonunda Sao Paulo'nun uluslararası hava alanı Guarulhos'a indim. Nispeten hızlı bir geçişle hava alanından çıktım. Toplu taşımayla uğraşmak istemediğim için Uber'den araç çağırdım ve 45 dakikalık bir yolculuk sonrası beni misafir edecek arkadaşım Beto'nun Santa Cecilia semtindeki evine geldim. Bu Uber yolculuğu 60 Real (yaklaşık 15 usd) tuttu. Bir metro biletinin 1,25 usd olduğunu düşünürsek çok da ucuz değildi açıkçası. 

Santa Cecilia

Eve vardığımda saat 3'e geliyordu. Biraz sohbet edip üzerine biraz dinlendikten sonra akşamüzeri dışarıya çıktık, hem sim kart almam gerekiyordu hem de para bozdurmam. O zaman öğrendim ki Brezilyalılar vakitlerini daha güvenli olduğu için alışveriş merkezlerinde geçiriyorlarmış. Biz de evin yakınlarındaki beş dakikalık bir araba mesafesindeki bir alışveriş merkezine gittik. İlk o zaman deneyimledim ve sonraları iyice anladım ki Brezilyalılar klimayı çok seviyor. Bana göre bir nevi buzhane olan alışveriş merkezinde hem sim kartımı alabildim hem de döviz bozdurdum. İki hafta geçerli 6 gb interneti olan bir paket aldım, Brezilya numaralarıyla da ücretsiz konuşmanın dahil olduğu bu paket için 52 Real (yaklaşık 14 usd) ödedim. Arjantin'deki kadar ucuz değil burada bu paketler, Arjantin'de 2 gb internetin içeren bir paket için sadece 140 Ars (2 usd ödemiştim) 

Daha sonrasında açık büfe akşam yemeği olan bir restorana gittik. Brezilya'da böyle çok restoran var, girişte bir kart alıyorsunuz, kart dediğim kocaman bir plastik tablet, seçtiğiniz yemekleri tarttırdıktan sonra o karta işleniyor, çıkışta da o karttaki rakama göre ödeme yapıyorsunuz ve kartı çıkıştaki turnikeye taktıktan sonra ancak geçiş yapabiliyorsunuz. İlk başta tuhaf geldi ama bu tarz restoranlar genelde sirkülasyonu çok olan restoranlar olduğu için hem pratiklik sağlıyor hem de hesabını ödemeden çıkmayı imkansızlaştırıyor. Oradan çıktıktan sonra gidip bir pubta birer bire içtik, belki ikişer. Günü böyle kapattım. 

Avenida Paulista 

26 Ocak 2020 / Bugün Pazar, istikametim Avenida Paulista. Burası Sao Paulo'nun 3 km uzunluğundaki, iş merkezlerinin, finans merkezlerinin, parkların, sergi salonlarının, müzelerin de bulunduğu en önemli bulvarlarından biri. Ve en güzel tarafı bulvarın Pazar günleri trafiğe kapatılıyor olması. 

Cadde yürüyenler, koşanlar, bisiklet sürenler, paten kayanlar, soğuk içecek satıcıları, müzik grupları, dans gösterisi yapan gruplar, hediyelik eşya satıcıları, el yapımı takılar, tablolar satan tezgahlarla adeta bir bayram yeri, insanlar araçsız devasa bir alanın keyfini çıkarıyor. Herhalde bizim buradaki bu kadar merkezi bir caddeyi her pazar trafiğe kapatmaya kalksalar olay olur, Bu arada Sao Paulo'nun da hatırı sayılır bir trafiği olduğunun altını çizmek gerekir. Bu cadde diğer günlerde oldukça işlek ve trafiğin olduğu bir cadde. Ama isteyince her şey mümkün. 

Caddeyi boydan boya yürüdüm, müzik dinledim, dans edenleri izledim, fotoğraf çektim, çok keyifli bir kaç saat geçirdim. Sonra, planlamadığımız ama bir şekilde Sao Paulo'da olacağımız tarihlerimiz denk gelen iş arkadaşım Özlem ve onun eşi Christian'la buluşmak üzere MASP'ın önüne (Sao Palula Sanat Müzesi) doğru yürüdüm. Böyle güzel karşılaşmaları çok seviyorum. Onlar da oralı tandıkları bir kaç kişiyle birliktelerdi, onlar MASP'a girmek isteyince bir saat sonra buluşmak üzere ayrıldık. Ben hafta içi de Sao Paulo'da olacağım için ücretsiz gününde ziyaret etmek istediğimden için onlara katılmadım.

May 23, 2020

Iguazu Selaleleri


Iguazu Şelaleleri'nin Arjantin tarafına gidebilmek için uçmanız gereken şehir Puerto Iguazu. Burası Iguazu Şelaleleri'nin bulunduğu ulusal parka araçla yirmi dakikalık uzaklıktaki bir kasaba. Arjantin - Brezilya sınırına ise on dakika sürüş mesafesinde. Buenos Aires'ten ucuz uçuşlar var, ben Norwegian Airlines'la uçtum ve sadece 40 euro verdim bilete. Daha vakitlice alındığında daha uygun biletler bulmak mümkün. 

Gece 11'e doğru Puerto Iguazu havalimanına vardım. Küçük bir hava limanı zaten, uçaktan inip yürüyerek terminale gidiyorsunuz. Kalacağım yeri booking.com'dan ayarlamıştım, gece olduğu ve hem toplu taşımanın sıkıntılı olabileceğini hem de bir an önce gidip dinlenmek istediğim için havaalanı transferi de ayarlamıştım. Terminalden çıkar çıkmaz adımın yazılı olduğu kağıdı gördüm, beni bekleyen 30'lu yaşlarında bir kadındı, sonrasında yol boyunca güzel bir sohbet ettik, İngilizcesi gayet iyiydi. Annesi İstanbul'a tatile gelmiş beş yıl kadar önce, ondan duyduklarını anlattı bana ve İstanbul'u görmeyi ne kadar çok istediğini. 

Bir oda bir salon ve mutfaktan oluşan iki gece kalacağım evimin önüne geldiğimde evi kiralayan Christian güler yüzüyle karşıladı beni, hem o akşam hem de ertesi gün kendisine sorduğum her soruya hemen cevap vererek çok yardımcı oldu bana. Hızlıca soyunup dökünüp duşumu alıp yattım. Çünkü ertesi gün büyük gün, Iguazu Şelalelerini göreceğim. 

24 Ocak 2020 / Sabah 7'de uyandım, mümkün olduğunca erken gitmek istiyordum, nereden bilirdim beni bekleyen sürprizi. Evden çıkıp şehir merkezine, ulusal parka giden otobüslerin kalktığı terminalin de olduğu merkeze yürüdüm. 15 dakikalık bir yürüyüş sonunda merkeze vardım, otobüse binmeden önce yapmam gereken iki şey vardı: Fotoğraf makinesinin şarj kablosunu Buenos Aires'te unuttuğum için bir şarj kablosu almak ve kahvaltı yapmak. Kabloyu bulmak hiç kolay olmadı, buldum ama tahmin edersiniz ki kabloya normalinin en az iki katı para ödedim ama bulabildiğime de şükrettim. Bir pastanede empenadas ve çayla kahvaltımı yapıp marketten su ve muz aldıktan sonra otobüs garına gittim. Daha yarım saat önce hiç kimsenin olmadığı yerde uzun bir kuyruk vardı. Kuyruğa girip bekledim, yarım saatten fazla, sıra bana geldiğinde duyduğum şeyle başımdan aşağıya kaynar sular döküldü; karayolu işçilerinin grevi varmış ve Ulusal Park'a giden yolu kapatarak eylem yapıyorlarmış, otobüsler gidemiyor dediler. Ne zaman açılacak dedim, bilmiyoruz dediler. İşçilerin haklı olduklarına emin olduğum grevlerini hak  vermekle hepi topu bir günümün olduğu ve onca yolu teperek geldiğim buradan Iguazu Şelalelerini göremeden gidecek olmanın üzüntüsü arasında gidip geldim bir süre. 



Normalde yirmi dakikalık bir otobüs yolculuğu ile varılabilen Ulusal Park'a gidebilmek için taksi aramaya başladım önce. Taksiler de gitmek istemiyordu yol kapalı olduğu için, gitmek isteyenler de fahiş fiyat söylüyorlardı ve kaç saat süreceğini bilemeyecklerini de ekliyorlardı. O sırada bir otobüs firması çalışanı istersem bilet satabileceklerini, otobüslerinin kalkacağını ama ne kadar süreceğini bilemediklerini söyledi. O sırada saat 10 olmuştu bile, ben çaresizce yapacak bir şey yok deyip aldım bileti, 360 ARS (yaklaşık 5 usd) ödedim ve otobüse bindim, Iguazu Şelalerine doğru ömür törpüsü yolculuk böylece başladı.

February 7, 2020

Colonia del Sacramento'da bir gün


Buenos Aires'teyken yakınlarda günübirlik nereye gidebilirim diye bakınırken karşıma çıkan Colonia Del Sacramento, yüzlerce yıllık taş sokaklarıyla ve kırmızı renkle boyanmış evleriyle bana gel diye seslenmişti. Bu yüzden ilk gördüğüm anda gitmeyi kafaya koymuştum çünkü Montevideo'ya günübirlik gitmek çok yorucu olacaktı ve maalesef Uruguay'a ayıracak iki günüm de yoktu. Bu yüzden Uruguay topaklarında geçirdiğim vakit bir arkadaş bakıp çıkacağım kıvamında oldu, sabah girdim akşam döndüm.

Buenos Aires'te bulunduğum süre içinde hangi gün gideceğime önceden karar vermediğim için feribot biletini de ancak bir gün önce aldım. İki firma var Buenos Aires ve Colonia Del Sacramento arasında çalışan, Buquebus ve Colonia Express, saatleri birbirine yakın, fiyatları da. Ben o an için daha uygun fiatlı olan Buquebus firmasından aldım biletimi gidiş dönüş 57 usd ödeyerek (önceden almış olsam 40 usd'ye alabilirdim)


21 Ocak 2020 /  Sabah erkenden kalkıp kaldığım semtten limana doğru giden otobüse bindim, yaklaşık 35 dakika sonra da limana vardım. Uluslararası çıkış yapacağınız için en az 2 saat önceden limanda bulunmanız tavsiye ediliyor, ben gittiğimde 1,5 saat vardı kalkışa ve çok erken gittiğimi fark ettim. Liman terminali çok küçük ve işlemler çok hızlı gerçekleşiyor. O yüzden o kadar da erken gitmeye gerek yok. Sabah kahvaltınızı mümkünse şehirde yapın çünkü limanda sadece croissant  ve çay/kahve alabiliyorsunuz ve tahmin edeceğiniz üzere pahalı, neden? Çünkü orası bir uluslararası terminal, havalananı olmasa da.

İçinde kafesi, geniş oturma alanları ve iki katlı bir duty free  bile olan bu devasa gemi bizi vaktinde alıp tam planlandığı gibi 1 saat 15 dakika sonra Colonia del Sacramento limanına bıraktı. Burada da çıkış işlemi uzun sürmedi, 10 saat sonra Uruguay'dan çıkış damgası vurulacak pasaportuma giriş damgasını vurdurup geçtim. Bu arada Uruguay da bir çok Güney Amerika ülkesi gibi Türkiye pasaportuna vize istemiyor. Ne büyük bir lükstü bu tatil boyunca, anlatamam.

February 3, 2020

Hola Buenos Aires

19 Ocak 2020 /  Buenos Aires Ezeize Uluslararası havalimanına sabah 9'a doğru indik. Şehir merkezine toplu taşımayla da gidilebiliyor ancak onca yorgunluğun üzerine bir kaç aktarma yapacağım bir toplu taşıma silsilesini çekmek istemediğimden seyahatin ilerleyen günlerinde de sıklıkla kullanacağım Uber'i tercih ettim. Neyse ki havaalanının ücretsiz interneti havaalanı dışında, otoparkların oraya kadar çekiyor da Uber'le buluşma konusunda bir sorun yaşamadım. Daha önce tanımadığım ama Buenos Aires'te yaşayan bir arkadaşımın yakın arkadaşı olan ve beni misafir etmeyi kabul eden bir arkadaşın evinde kalacaktım orada olduğum sürece (Zeynep'e selam olsun) Yaklaşık 35-40 dakika süren bir yolculuk sonrası eve vardım.




Uçakta bolca uyuduğum için eve gidip yerleştikten sonra Mehmet'le haberleşip kendimi hemen Buenos Aires sokaklarına attım. Metro istasyonunu bulmak kolay olmadı ama hava alanında nasıl olsa şehir merkezinde daha iyi bir kurla bozdururum diye düşünerek Peso satın almadığım için metroya binecek bileti de alamadım. İstasyonda kredi kartıyla alabileceğimi düşünüyordum ama makine yalnızca nakitle çalışıyordu, gişe de yoktu o istasyonda. Ne yapayım ne edeyim diye düşünürken metro görevlisine üzerimde nakit olmadığını, kredi kartıyla da alamadığımı söyleyip yakında bir döviz bürosu olup olmadığını sordum. Yokmuş, ancak gideceğim yerde varmış, orada bozdururmuşum, bunları söyledikten sonra da sağ olsun kapıyı açıp biletsiz geçmeme izin verdi. Böylece güzel bir başlangıç yapmış oldum Buenos Aires'teki günlerime. 

Plaza De Mayo 

Florida istasyonunda inip Plaza de Mayo'ya doğru yürüdüm, yol boyunca döviz satan insanlarla karşılaştım, teklif ettikleri kur havaalanından çok daha iyiydi ama döviz bürosunda bozdurmayı kafaya taktığım için es geçtim onları. Mehmet'le buluştuktan sonra öğrendim ki sokaktaki kur oranları daha iyiymiş, bu yüzden onlardan birinden bana söylediklerinden çok daha iyi bir oranla bozdurdum cebimdeki doları (1 USD = 73 ARS) Aklınızda olsun, Florida caddesi boyunca bir sürü insan göreceksiniz döviz alıp satan, çekinmeyin. İspanyolca bilmek bir avantajmış bu arada.  

Plaza de Mayo'da ilk durağımız katedral oldu, Catedral Metropolitana. 16. yüzyılda yapılmış, zaman içinde yapılan değişikliklerle farklı mimari özellikleri bir arada barındıran etkileyici bir yapı. İçinde 18. yüzyıldan kalma heykeller, duvar resimleri bulunuyor. Zaten Plaza de Mayo'ya gittiyseniz mutlaka görmeniz gereken binalardan birisi, kiliseler ilginizi çekmese bile mimarisi çekecektir.



January 10, 2020

Güney Amerika Seyahatine Hazırlık



Bundan tam dört yıl önce 2020 yılının Ocak ayında en az altı aylığına Güney Amerika'ya gitme kararı almıştım. Neden 2020 yılı ve Ocak ayı derseniz, hayatımdaki bazı yükümlülüklerden kurtulduğum yılı takip eden bir yıl olması diyebilirim kısaca. Ancak 2019 yılının Haziran ayına geldiğimde, seyahat için o kadar uzun süre ücretsiz izin almak için onca yazışmaya, konuşmaya girmek istemediğime kanaat getirdim ve planı birikmiş yıllık izinlerimi de eritebileceğim altı haftalık bir seyahate dönüştürmeye karar verererek hemen bir Buenos Aires gidiş, Bogota dönüş bileti almıştım, başka da hiçbir plan yapmadan.

Ancak gitmeyi beklerken hiç tahmin edemeyeceğim bir şey oldu, Ekim ayında bel fıtığı ameliyatı olmam gerekti, ameliyat, ayağım için fizik tedavi, iyileşme sürecinin uzaması derken seyahate son iki hafta kalaya kadar iptal etme fikri güçlü bir seçenekti. Ancak seyahate on gün kala iptal etmemeye karar verdim, yaşadığım sıkıntılı bu sürecin ardından bir de seyahati iptal edersem epey mutsuz olacaktım. O mutsuzluğu kaldıramam deyip gitmeye karar verdim, iyi ki de gitmişim.

41 gün süren 6 ülke, 15 şehir/kasaba gezdiğim  toplam 34 bin km uçtuğum, 2 bin km otobüs/tren yolculuğu yaptığım ve 700 km yürüdüğüm bu seyahat hayatımın en uzun seyahati oldu.

Seyahati yazmaya başlamadan önce seyahat öncesi nasıl bir hazırlık yaptığımı anlatmak isterim.  

Ulaşım

İlk önce bir varış ve ayrılış noktası belirleyerek uçak biletimi alarak başladım işe. Buradaki amacım seyahatin en büyük kalemlerinden biri olan uçak biletini daha uygun bir fiyata halletmekti. Kafamda kaba hatlarıyla hangi ülkelere gidecğeime dair bir rota vardı ama detaylı bir rota yoktu. Açıkçası bunu bu şekilde yaptığıma özellikle de bir anda ortaya çıkan sağlık sorunu sebebiyle sorguladım, erken davrandığımı düşünüyorum bileti almakta. Neden böyle düşündüğümü hem rota bölümünde hem de yazının sonundaki çıkardığım dersler kısmında sıralayacağım.

Kıtaya uçuşlarımı Avrupa üzerinden aldım çünkü çok daha ekonomik biletler bulunabiliyor o şekilde. Nitekim Air Europa isimli havayolu şirketinden Madrid aktarmalı bir Amsterdam - Buenos Aires gidiş, Bogota - Madrid dönüş bir uçak biletini 610 Usd'ye aldım. İstanbul - Amsterdam biletimi kredi kartımdaki puanlarla, Madrid- İstanbul biletimi de THY'deki millerimle aldım.

Aireuropa'dan oldukça memnun kaldığımı söyleyebilirim, öyle uzun bir yolculuk için ekonomik sınıfın konforlu olduğunu söyleyebilirim, yemekleri de güzeldi, çalışanların samimi ve güleryüzlü hizmeti de. Bizim pek bilmediğimiz bir havayolu firması ama karşınıza çıkarsa es geçmeyin derim.

Kıta içerisindeki seyahat planım uzun mesafeleri uçakla, kısa mesafeleri ise kara yoluyla kat etmekti. Ancak 3 ay kala geçirdiğim ameliyat ve sonrasındaki kararsızlığım kıta içindeki uçak biletlerini almamı geciktirdi. Yine durumumdan ötürü rota değişikliği yaptığım ve kara yoluyla seyahat etmem gereken yerleri rotadan çıkardığım için neredeyse tüm seyahatleri uçakla yaptım ve seyahatten iki hafta ile 5 gün öncesine kadar satın aldım. Bu yüzden harcamam gerekenden daha fazlasını harcadım. 7 uçuş gerçekleştirdim ülke içi/ülkeler arası ve toplam 620 USD harcadım bunun için.


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş