May 23, 2020

Iguazu Selaleleri


Iguazu Şelaleleri'nin Arjantin tarafına gidebilmek için uçmanız gereken şehir Puerto Iguazu. Burası Iguazu Şelaleleri'nin bulunduğu ulusal parka araçla yirmi dakikalık uzaklıktaki bir kasaba. Arjantin - Brezilya sınırına ise on dakika sürüş mesafesinde. Buenos Aires'ten ucuz uçuşlar var, ben Norwegian Airlines'la uçtum ve sadece 40 euro verdim bilete. Daha vakitlice alındığında daha uygun biletler bulmak mümkün. 

Gece 11'e doğru Puerto Iguazu havalimanına vardım. Küçük bir hava limanı zaten, uçaktan inip yürüyerek terminale gidiyorsunuz. Kalacağım yeri booking.com'dan ayarlamıştım, gece olduğu ve hem toplu taşımanın sıkıntılı olabileceğini hem de bir an önce gidip dinlenmek istediğim için havaalanı transferi de ayarlamıştım. Terminalden çıkar çıkmaz adımın yazılı olduğu kağıdı gördüm, beni bekleyen 30'lu yaşlarında bir kadındı, sonrasında yol boyunca güzel bir sohbet ettik, İngilizcesi gayet iyiydi. Annesi İstanbul'a tatile gelmiş beş yıl kadar önce, ondan duyduklarını anlattı bana ve İstanbul'u görmeyi ne kadar çok istediğini. 

Bir oda bir salon ve mutfaktan oluşan iki gece kalacağım evimin önüne geldiğimde evi kiralayan Christian güler yüzüyle karşıladı beni, hem o akşam hem de ertesi gün kendisine sorduğum her soruya hemen cevap vererek çok yardımcı oldu bana. Hızlıca soyunup dökünüp duşumu alıp yattım. Çünkü ertesi gün büyük gün, Iguazu Şelalelerini göreceğim. 

24 Ocak 2020 / Sabah 7'de uyandım, mümkün olduğunca erken gitmek istiyordum, nereden bilirdim beni bekleyen sürprizi. Evden çıkıp şehir merkezine, ulusal parka giden otobüslerin kalktığı terminalin de olduğu merkeze yürüdüm. 15 dakikalık bir yürüyüş sonunda merkeze vardım, otobüse binmeden önce yapmam gereken iki şey vardı: Fotoğraf makinesinin şarj kablosunu Buenos Aires'te unuttuğum için bir şarj kablosu almak ve kahvaltı yapmak. Kabloyu bulmak hiç kolay olmadı, buldum ama tahmin edersiniz ki kabloya normalinin en az iki katı para ödedim ama bulabildiğime de şükrettim. Bir pastanede empenadas ve çayla kahvaltımı yapıp marketten su ve muz aldıktan sonra otobüs garına gittim. Daha yarım saat önce hiç kimsenin olmadığı yerde uzun bir kuyruk vardı. Kuyruğa girip bekledim, yarım saatten fazla, sıra bana geldiğinde duyduğum şeyle başımdan aşağıya kaynar sular döküldü; karayolu işçilerinin grevi varmış ve Ulusal Park'a giden yolu kapatarak eylem yapıyorlarmış, otobüsler gidemiyor dediler. Ne zaman açılacak dedim, bilmiyoruz dediler. İşçilerin haklı olduklarına emin olduğum grevlerini hak  vermekle hepi topu bir günümün olduğu ve onca yolu teperek geldiğim buradan Iguazu Şelalelerini göremeden gidecek olmanın üzüntüsü arasında gidip geldim bir süre. 



Normalde yirmi dakikalık bir otobüs yolculuğu ile varılabilen Ulusal Park'a gidebilmek için taksi aramaya başladım önce. Taksiler de gitmek istemiyordu yol kapalı olduğu için, gitmek isteyenler de fahiş fiyat söylüyorlardı ve kaç saat süreceğini bilemeyecklerini de ekliyorlardı. O sırada bir otobüs firması çalışanı istersem bilet satabileceklerini, otobüslerinin kalkacağını ama ne kadar süreceğini bilemediklerini söyledi. O sırada saat 10 olmuştu bile, ben çaresizce yapacak bir şey yok deyip aldım bileti, 360 ARS (yaklaşık 5 usd) ödedim ve otobüse bindim, Iguazu Şelalerine doğru ömür törpüsü yolculuk böylece başladı.

Yola çıktıktan beş dakika sonra trafikte kaldık, otobüs milim milim ilerlerken, zaman ondan çok daha hızlı hareket ediyordu. Yola çıkalı bir saat olmuştu ki artık hiç hareket edemez hale geldik. Ulusal Parka kaç kilometre kaldığına baktım haritadan, 4 km gösteriyordu. O sırada başka otobüslerden insanların inip yürümeye başladığını gördüm, zira bu yol aynı zamanda hava alanına giden yol, insanlar valizleriyle yolun kıyısındaki çamurlu alandan yürümeye çalışıyordu. Bizim otobüsten de bir kaç kişi inip yürümeye başlayınca ben de otobüsten inmeye karar verdim ve başladım yürümeye. 20 dakika sonra Ullusal Park'a doğru kıvrılan yolun kavşağına gelmiştim bile. O sırada birden bir  hareketlenme oldu trafikte, sonradan öğrendiğime göre grev yapan işçilerle polis yolun kısa süreli de olsa açılması konusunda anlaşmışlar. Yavaş yavaş arabalar gelmeye başladı, sıcak iyiden iyiye kendisini hissettirmeye başladığı için kalan 2,5 kmyi yürümemeye karar verip otostop çekmeye başladım. Bir kaç araç geçip gittikten sonra bir aile durdu, anne, baba, bir çocuk ve bir büyük baba dan oluşan bu aile arabasının bir köşesine iliştim. Onların çat pat İngilizcesi benim başlangıç seviyesi İspanyolcamla sohbet bile etmeye çalıştık, tabi ne kelimelerle ne konuştuk, Türk dizilerini ve İstanbul'u. Bu arada belirteyim ki Arjantin'de Türk dizileri pek bir ünlü, bindiğim taksilerde Türkiyeli olduğumu öğrenip de bir dizi ismi söylemeyen olmadı, çoğu benim bile bilmediğim. Diğer ülkelerde de aynı olduğunu oralara gittiğimde keşfedecektim. Sağolsunlar beni Ulusal Park'a ulaştırdılar, o sırada saat 12'yi gösteriyordu, parkın kapanmasına 6 saat kalmıştı. Tüm günü geçirmeyi düşündüğüm parkta ancak yarım günüm vardı. 

Bir yarım saat de bilet kuyruğunda bekleyip 800 ARS (yaklaşık 14 usd) ödeyerek Iguazu Şelalelerinin Arjantin tarafına giriş biletimi aldım. Parka girişte haritayı inceledim ve önce Upper Circuit'i yürümeye kadar verdim. Amacım önce upper, sonra lower circuitleri yürümek, sonrasında Cataratas tren istasyonuna gidip oradan da Devil's Throat'a yürümek. 6 saate sığdırmanın epey zorlayacağı bir gün beni bekliyordu.



Circuit Superior (diğer ismiyle upper Circuit): Burası 1750 metre uzunluğunda bir rota, Dos Hermanas, Chico, Ramirez, Bosetti, Adan and Eva, Mendez ve Mbgua şelalelerini yukarıdan görme imkanı veriyor. Bu yürüyüş yolu iskeleler üzerine kurulmuş bir platformdan oluşuyor, dört bir yanınızı saran ağaçların arasından, zaman zaman altınızdan akan şelalelerin üzerinden yürüyorsunuz., keyifli bir güzergah. Bazı bölgelerinde seyir terasları bulunuyor, fotoğraftaki onlardan biri, size güzel panoromik manzaralar sunuyor. Rotanın gidiş yönünde sonuna vardığınızda San Martin şelalelerinin üzerinden karşıdaki San Martin Adasını ve hem Arjantin hem Brezilya tarafını, Brezilya tarafındaki otelleri ve nehri görebiliyorsunuz ve hatta ucundan Devil's Throat bile görünüyor. Bu rotada geri döndüğünüz noktadan Cataratas tren istasyonuna ulaşacağınız yola yakın bir yere varıyorsunuz ama ben önce lower circuit'i de yürümek istediğim için yönümü diğer tarafa çevirdim. 


Circuit Interior (diğer ismiyle lower circuit):  Bu yürüyüş yolu da 1700 metre uzunluğunda ve upper circuit'e göre çok daha sık bir ormanın içinden geçiyor. Upper circuit'te yukarıdan gördüğünüz ve altınızdan akıp giden Dos Hermnanos şelalelerinin yanından geçiyorsunuz bu sefer. Oturup dinlenebileceğiniz bir alan da bulunuyor burada. Devam ettiğinizde yol sizi Bosetti şelalesine götürüyor. Burası yukarından büyük bir coşkuyla akan bu şelaleye en yakın olduğunuz noktalardan birisi. Öyle ki siz orada durup izlerken rüzgarın getirdiği su damlaları yüzünüzü ıslatıyor. Tahmin edeceğiniz üzere platform bu noktada çok kalabalık, şelaleyi yakından izlemek ve fotoğraf çektirmek için sıra beklemeniz gerekiyor. Ama beklemeye kesinlikle değer, hele suyun düştüğü yede oluşan gök kuşağının elinizi uzatsanız tutacağınız kadar yakın olması mutluluktan başka hiçbir his bırakmıyor içinizde. 

Maalesef zamanım kısıtlı olduğu ve Devil's Throat'ı görmeden gitmek istemediğimden bu yürüyüş yolunun beni Avar Nunez şelalesine ulaştıracağı kısmına girmekten vazgeçtim, vaktim kalırsa girip o tarafa yürürüm diye düşünerek Cataratas tren istasyonuna doğru yürümeye başladım.


Devil's Throat: Iguazu Şelalelerinin en etkileyici, en büyüğü, en görkemlisi olan Devil's Throat'a gitmek için  önce Cataratas Tren istasyonuna gitmeniz gerekiyor. Buradan sizi Garganta istasyonuna götürecek olan ekolojik tren her 15 dakikada bir hareket ediyor. 250 kişilik yanları açık bir tren bu ve orman içinden kıvrıla kıvrıla yol alıyor. Vaktiniz varsa bu yolu trenle değil yürüyerek de gidebiliyorsunuz ama benim vaktim az olduğu için treni binmeyi tercih ettim. Oldukça da keyifli ama kısa bir yolculuk oldu. Bu arada tren için ayrıca bir para ödemiyorsunuz, giriş biletiniz bunu da kapsıyor. 


Garganta istasyonundan çıktıktan sonra az ileride küçük bir patikaya varıyorsunuz, bu patika sizi Devil's Throat'a ulaştıracak platforma götürüyor. Bu platformun uzunluğu 2200 metre ve hem yukarıda olduğunuz hem de platformun çoğunlukla nehirlerin üzerinden geçmesinden ötürü çok fazla gölge alan yok. O yüzden bu yola başlamadan önce iyi hazırlanmanızda fayda var, güneş kremi sürün, başınızı güneşten koruyacak bir şeyler giyin kafanıza. Yol boyunca etrafı izlemek ve fotoğraf çekmek için duracağınız için normalden daha uzun sürüyor 2200 metreyi yürümek. Ancak güneşe ve sıcağa rağmen her adımınıza değiyor, bundan emin olabilirsiniz. 


Devil's Throat'a yaklaştıkça artan suyun coşkulu gürültüsünü ve şelaleyi gördükten sonra hissettiklerimi kelimelere dökmekte biraz zorlanacağım açıkçası. Çünkü hangi kelimeleri kullanırsam kullanayım bunu tarif etmekte sönük kalacak. Gerçekten herkesin hayatında bir kez de olsa görmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Bu devasa ve görkemli şelalenin hemen yukarısındaki platformda durmuş 90 metre yüksekten aşağıya büyük bir şiddetle akan suyu ve aşağıdaki nehre ulaştığında orada oluşturduğu gürültülü kargaşayı hipnotize olmuş şekilde izledim dakikalarca. Sanki hemen ötesinde bunca suyun birbirine girmesinin oluşturduğu kaos yokmuş gibi o çarpmanın etkisiyle savrulan su damlacıklarının üzerinde kendini var etmiş o kocaman gök kuşağının dinginliğinde de kayboldum bir süre. Platformun sol tarafına yürüyünce de karşıda, Brezilya tarafından nehre dökülen, seslerini Devil's Throat'un bastırdığı irili ufaklı bir sürü şelaleyi izledim. Bir sağa bir sola koşturup dururken, vardığımdan 25 dakika sonra gitme vaktinin geldiğini söyleyen görevlilerin sesini duydum. Son tren seferi bizi geri götürecekti, bu kadar geç gelmiş olduğuma üzüldüm o anda. Çünkü daha orada vakit geçirmek istiyordum, daha o coşkuyu doya doya yaşayamamıştım. İşte Devil's Throat'tan ayrılışım mutluluk ve heyecanımın yanında biraz da böyle hüzünlü oldu. 


2200 metrelik platformu yürürken buraya tekrar geleceğime söz verdim kendime, hem Bahadır'la hem de bu sefer Brezilya tarafını da görmek üzere. Bu arada burasıyla ilgili en çok merak edilen şeylerden biri hangi tarafın daha iyi olduğu. Ben de bununla ilgili bir çok yazı okudum, kimisi Arjantin diyor kimisi Brezilya. Ben Brezilya tarafında bulunmadığım için kıyas yapabilecek durumda değilim. Ancak Brezilya tarafında bildiğim kadarıyla yalnızca tek bir yürüyüş rotası var öte yandan hem Devil Throat'u hem de Arjantin tarafındaki tüm şelaleleri panoromik olarak seyredilebildiği için o taraf da güzeldir diye düşünüyorum. Ben Arjantin tarafından büyük keyif aldığımı söyleyebilirim. İleride bir gün Brezilya tarafını da görürsem daha sağlıklı bir karşılaştırma yaparım.  


Cataratas tren istasyonuna vardığımızda parkın kapanmasına yarım saatten az bir süre kalmıştı. Dolayısıyla vaktim olursa yürürüm dediğim Lower Circuit'in diğer kısmını yürüyemedim. Yolda karşıma çıkan yavru maymunların birbirleriyle oynayışlarını, onların fotoğraflarını çeken insanları merakla izleyişlerini biraz seyrettikten sonra hemen dışarıda bekleyen ve beni Puerto Iguazu'ya doğru götürecek otobüsüme bindim. Daha uzun ve daha doya doya yaşayacağım bir gün hayal ederken, hiç ummadığım bir şekilde sekteye uğrayan ama yine de gelebildiğim için mutlu olduğum Iguazu Şelaleleri ziyaretim de böylece bitti.  

Açık olan yoldan Puerto Iguazu'ya varmamız 20 dakika sürdü. Kazınan karnımı doyurmak üzere bir restoran buldum, kocaman bir pizza ve bira söyledim kendime. O günün üzerine bundan daha iyi ne olabilirdi ki! Gün batana kadar orada vakit geçirip evime döndüm, toparlanmak ve dinlenmek üzere, ertesi gün Sao Paulo'ya uçuyorum, sıcak beni çok yordu.

Bütçe

Puerto Iguazu küçük bir şehir ancak Iguazu Ulusal Parkından dolayı da oldukça turistik bir şehir. İnsanlar burada en fazla iki gece kalıyorlar, dolayısıyla konaklama da, yeme içme de, şehir için ulaşım da Buenos Aires'e göre pahalı ama yine de beklediğimden daha makuldu.

Konaklama

Bir oda, bir salon&mutfaktan oluşan küçük bir daire kiraladım iki gece için. Geceliğine 23 usd ödedim. Şehir merkezinden biraz uzaktaydı (yürüyerek 15-20 dakika sürdü kaldığım yerden otobüs garına gitmem)

Yeme & içme

Kahvaltı 3 - 4 usd
Öğle akşam yemeği, yediğiniz yere bağlı olarak değişmekle birlikte ortalama bir yerde yediğinizde 6-- 8 usd  
Bira ortalama 1,5 - 2 usd
çay & kahve 1 - 1,5 usd
su kiosklarda 1 usd, marketlerde 0.70 usdye de bulabilirsiniz

Ulaşım

Iguazu Ulusal Parkı otobüs gidiş dönüş 4 usd

Şehir içi taksiyle ulaşım, küçük bir şehir olmasına rağmen yine de 2 -3 usd civarı,  otobüs tek bilet 0.50 usd

Havaalanı (Puerto Iguazu) - şehir merkezi transfer 11 usd
Şehir merkezi - havaalanı (Brezilya tarafındaki) 13 usd

İletişim

2 gb internetli plan için 2 usd ödedim

Çıkardığım dersler & tüyolar 

- Igıazu'ya en az iki gün ayırmak gerekli, bir gün fazla sıkışık ve koşturmacalı oluyor

- Park büyük, keyifli vakit için sabah erkenden gitmek gerek

- National Park'a otobüs biletini bir gün önceden ya da daha erken bir saatte al

- National Park giriş biletini internetten al böylece uzun kuyruklarda beklemek zurunda kalmazsın

- Yanına daha fazla su ve atıştırmalık şey al 

- Yazın gidiyorsan şapkanı unutma ve hatta kollarını da kapatacak ince bir şey 



No comments:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş