October 30, 2009
Demircan'ın "sınırsız" vaazı
Sevgili günahkar okurlar, dün gece Barış'tan (Sulu) gelen bir telefonun ardından Habertürk kanalını açtım. Pelin Batu ve Nagehan Alçı'nın birlikte hazırlayıp sunduğu Sınırsız isimli programda eşcinsellik tartışılıyordu ve konuk kişi de Ali Rıza Demircan isimli bir ilahiyatçıydı. İlahi Ali Rıza Demircan deyip geçebilmeyi öğrenmiş olmam lazım aslında eşcinsellik ve ilahiyatçılar yan yana geldiğinde duyduğum cümlelerin benzerliği konusunda ama maalesef yine diyemedim. Ali Rıza Demircan Cuma gecemin sükunetine bir bomba gibi düştü, o irite edici sesiyle sazı eline alıp uzun uzun konuşmasını dinlemeye başladım, dinledikçe bir kez daha günahkar olduğumuzu öğrenmiş oldum, saçma sapan cümlelerini duydukça da gerim gerim gerildim. Diledim ki Demircan burda olsun ben de hazır bu kadar gerilmişken patlayayım, onun da ödü patlasın ve hep birlikte kurtulalım bu zehirli adamdan. Bir kaç kez televizyonu kapatmak istedim ama bir yandan da kendi kendime Pelin ve Nagehan böyle bir konuk çağırıp konuyu da eşcinsellik olarak belirledilerse, derslerine çalışmışlardır ve söyleyecek bir şeyleri vardır diye düşündüğüm için o cümleleri duymayı bekledim. Ama nafile, ne Ali Rıza Demircan vaazına ara verdi ne de onlar kendi programlarının gidişatını ellerinde tutabildiler. Bir kaç kez ‘ama’ diye araya girmeye çalıştılarsa da olmadı. Belki bir iki güzel cümleleri vardı akıllarında ama izleyiciler maalesef duyamadı onları.
Ali Rıza Demircan bir kitap yazmış, eh dinle ilgili bir kitap yazılır ve günahlar listesi çıkarılır da eşcinsellik olmaz mı hiç o listede. Sağolsun kendisi de eşcinselliğe yer vermiş kitabında. Bunun ne kadar günah, ne kadar yanlış olduğunu bir bir anlatmış. Belli ki Demircan bu kitaptaki eşcinsellikle ilgili bölümü hiç bir araştırma yapmadan ve değil at gözlüğü takmak gözlerini tamamen kapatarak yazmış ama ne hikmetse lezbiyenlerin tatmin olamadıkları bilecek kadar da tecrübeli! Programın sonuna doğru Pelin ve Nagehan'a övgüler yağdırırken bir yandan da kendisine ‘çapkın’ dendiğini de belirtmeden geçmedi üstü kapalı bir şekilde. Kızları görünce karşısında dili açılıyormuş, güzel güzel konuşuyormuş Demircan.
Neyse bir ara Pelin Batu, Psikiyatrlar Birliği’nden bahsedecek oldu ki, Demircan bir panter gibi atladı cümlenin üzerine ve psikolog ve psikiyatrların söylediklerinin geçerli olmadığını, hiç bir temeli olmadığı, hem de bunların ilim bile olmadığını ve insanın karmaşık iç dünyası etrafında dönen ve kendilerince bunun şekillerini çizmeye çalışan insanlar olduklarının altını çizdi. Sanırsınız ki psikoloji ve pskiyatri bilimlerini görmezden gelen ve değersiz kılan bu adam soyut olmayan bir konuda uzmanlık taslıyor. Bu cümlelerden sonra anladım ki bu tip insanlarla tartışırken, eşcinselliğin bir hastalık olmadığı konusunda Amerikan Psikiyatrlar Derneği ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşları referans göstermemiz de hiç bir şey ifade etmiyor.
Demircan'a göre eşcinsel bir insan müslüman olamaz. Kimin müslüman, kimin inançlı, kimin duasının kabul olup kiminkinin geçerli olmadığı ve hatta kimin cennete gidip kimin gidemeyeceği konusunda kanaat getirebilen ilahiyatçılarımız bol olduğu için çok yadırgamadım bu durumu. Yakında belki bir mesaj hattı bile çıkarırlar. Cennet yaz, adın ve yaşınla birlikte 6666 ya gönder cennetlik misin değil misin öğren! Şaka bir yana tüm dinler der ki, inanç bireyle tanrı arasındadır, kişinin vicdanıdır inanmak ya da inanmamak. Maalesef bizim ülkemizde çok fazla aracı kurum var bireyle Tanrı arasına girmeye çalışan. Bu konu başka bir tartışma konusu. O yüzden ben yazımı bu insanların medyadaki temsiliyle bağlamak istiyorum. Dün gece oturup programa bir mail de yazdım. Bu insanlar zaten bu kinlerini ve nefretlerini kusmak için yeterince mecra buluyorlar kendilerine, anlamadığım neden kendilerini çağdaş ve demokratik olarak tanımlayan ve insan haklarına saygılı olduğunun altını çizen Habertürk ve özellikle Pelin olmak üzere Nagehan da böyle ekstra bir mecra yaratıyor bu insan haklarının yakınından bile geçmeyen insanlara? Kendimizi ifade edebilmek ve eşcinselliği anlatmak için yıllardır emek veriliyor ve bu mücadele sadece ve sadece en temel insan haklarına sahip olmak için veriliyorken, sırf reyting uğruna Demircan gibi bir adamın bir saatlik monologu ile bu emeklerin yerle bir edilmesi hangi insan hakları kavramı içine giriyor merak ediyorum. Ya da illa ki ele almak istiyorsanız eşcinselliği biraz daha araştırıp biraz daha hazırlıklı olunamaz mı? Demircan'a monolog yapması için o kadar zaman verilirken, ondan sonra çıkıp da Demircan'a verilen sürenin yarısı verildiği için demek istediği çoğu şeyi demeye vakit bulamayan Kürşad Kahramanoğlu, Demircan ile aynı zamanda konuk edilip daha adil bir tartışma ortamı sağlanamaz mıydı? Hoş Demircan pek tartışmayı bilen bir insan gibi görünmüyor ama Kürşad ona gereken cevapları verebilirdi eminim.
Son olarak eşcinsel olmak mı günah yoksa Tanrıcılık oynamak mı Demircan efendi?
Subscribe to:
Posts (Atom)