Bu ayın başında yayınlanan Bahçeşehir Üniversitesi’nin yaptığı Türkiye Değerler Atlası çalışmasına göre Türklerin % 87’si eşcinsel komşu istemiyormuş.Yani daha önceki yıllarda da olduğu gibi bu yıl da istenmeyen komşular listesinin en üst sırasını yine kimselere kaptırmamışız. Peki kim bu eşcinselleri istemeyen komşular?
Bu komşular, “Karı-koca arasına girilmez” diyerek tanık oldukları şiddete ses çıkarmayan, “aile arasında olur böyle şeyler” diyerek hoşgören, “kızını dövmeyen dizini döver” ya da “annedir babadır döver de sever de” diyerek meşrulaştıran, “yok canım kız zaten her gece dışarlarda, hiç babası öyle şey yapar mı” diyerek inanmayan, “aman şahit yazarlar” diyerek ışıkları söndüren, uzun lafın kısası “dört duvar arasında olan orayı ilgilendirir” ve de “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” felsefesini güden tertemiz, namuslu, ahlaklı, hakkaniyetli ve dürüst çocuklar yetiştirmek isteyen iyi kalpli komşulardır! Onlar üst katlarında, yan dairelerinde, kapı komşu evlerinde bir sürü kötülük olurken kapılarını sıkı sıkı kapatıp dizilerini izleyen komşulardır. Bir yandan çiğdemlerini çitletirken Ali’nin Cemile’ye attığı tokatı yüzlerinde hissedip, Fatmagül’ün başına gelenin doğruluğunu bildiği halde şahitlik yapmayan Mukaddes’e lanet eden komşulardır. İşte, yan, alt, üst komşularının dört duvarı arasında yaşadıkları gerçeklikleri binbir atasözü ve deyişle ört bas edip görmezden gelen bu komşular kurgularda aslan kesilip, adaletin keskin kılıcı oluverirler.