Sabah çok da erken olmayan bir saatte kalkıp çıkmayı planladığımız trekking için Türkiye'deyken yazışmaya başladığımız bir tur acentasıyla görüşmek üzere yola çıktık. Otelin önerdiği bir tur şirketine de uğradık bu arada ama bize diğeriyle benzer bir rota çizdiği ve diğerinden çok da farklı bir fiyat çıkarmadığı için hali hazırda Türkiye'deki bir tur şirketi işleten arkadaşımın tavsiyesiyle yazışmaya başladığımız şirkete gitmeye karar verdik. Zaten önceden bize bir rota çizdiği için çok uzun sürmedi, pazarlığımızı yaptık, turumuzu satın alıp çıktık. Bunu detaylı şekilde trekking kısmında anlatacağım.
Oradan çıktıktan sonra kahvaltımızı yapmak üzere bir yere oturduk ve günü planladık. Akşam üzeri Nepalli bir arkadaşımla bulaşacağımız için çok koşturmacalı bir gün istemedik, o yüzden yalnızca turistlerin Monkey Temple diye adlandırdığı Swayambhunath Stupa'ya gitmeye karar verdik. Burası şehre yukardan bakan bir tepenin üzerine kurulmuş bir Budist tapınağı. Genelde taksiyle gidiliyor ama yürüme mesafesi de aynı zamanda. Tabi ki biz yola çıkmadan önce bizi tırmanmak zorunda olduğumuz bir tepenin karşılacağını bilmediğimizden hem etrafı da görürüz diye yürümeyi seçtik. Yolun yarısında çıkmamız gereken bir tepe olduğunu görünce de karşımıza çıkan ilk arabaya otostop çektik. Nepalli bir çift bizi arabalarına aldı, kendi yollarından da saparak bizi tepeye kadar bıraktılar. Avustralya'da yaşamışlar bir süre, sonra Nepal'e geri dönmüşler. Bu arada Avustralya'da bir çok Nepalli varmış, onu da öğrenmiş olduk.
Ben kodlarını bilmediğim bir ülkede kendi yaşantımızda yapmaya alışkın olduğumuz şeyleri yapmak konusunda biraz çekingenim ama sağolsun Elçin'in öyle bir çekingenliği yok da otostop çekti ve o sıcakta en yukarıya kadar yürüyerek çıkmak zorunda kalmadık.