Geçtiğimiz hafta bir nikah turizmi yaptım. Altı gün arayla evlenen çok sevdiğim iki arkadaşımın nikahı için Ankara'daydım. Bir nikahtan bir nikaha beklerken de Ankara'nın tadını çıkardım demek isterdim ama Ankara'da afakanlar bastı ne yalan söyleyeyim. Pek bir kapalıydı hava. Arkadaşlar olmasa hiç çekilir gibi değildi. Neyse bunu bırakalım nikah denilen şu olaydan bahsedelim biraz.
Nikah, iki kişinin evliliklerini belgeleyen yasal işlem kısaca. Dolayısıyla bu yasal işlem için evlenmek isteyen iki kişi, iki şahit, bir de nikah memuru yeterli. Ancak nikahlar sizin de bildiğiniz üzere bir sürü davetlinin de gözü önünde kıyılır. Sahi nikah neden "kıyılır"? (etimologlar bir el atıverin şuna) Nikah kelimesi Farsça kökenliymiş, anlamı da "birine bakma, gözetme, bakımını üstlenme" imiş. Demek ki o yüzden erkekler kadınları nikahlarına alıyorlar. Şükür ki benim iki arkadaşımın da gözetilmesine, bakımlarının üstlenilmesine ihtiyaçları yok. İşte bu kamuya açık nikahla nevi ailelerin, akrabaların, konu komşunun, arkadaşların da gözleriyle şahit olmaları sağlanır böylelikle. Ancak biz buna mutluluğun paylaşılması diyelim ki anlamındaki bu soğukluktan kurtaralım.
Nikahlar çok soğuk, çok resmi ve çok yapay gelmiştir hep bana. Yasal işlem olduğu içindir gerçi. Ben tapu dairesini yada noteri de pek sevmem. O yüzden ben nikah kutsaması kısmından çok kutlama kısımlarını severim bu evliliklerin, yani düğün dernek faslını. İki nikah sonunda da düğün dernek yoktu (teoride). Birisinde nikah sonrası kokteyl, diğerinde ise arkadaşların toplandığı bir eğlence. E tabi ki ikisinin de kendilerine verilen adlardan sıyrılıp düğün'e dönüşüvermeleri uzun sürmedi. Ankara havasının havası işte. Onlar muratlarına erdiler biz de yedik, içtik, döktürdük, eğlendik.
Ankara'nın meşhur Vedat Dolakay Nikah salonundan da bahsetmeden geçmeyeceğim. Nikah salonu değil mubarek nikah fabrikası. Öyle ki nikah biter bitmez güvenlik görevlisi bir çoban edasıyla sürüyü küçücük kapıdan hızlıca geçiriveriyor. İnsanların arkasından da bağırıyor: Bekleme yapmayın! İşte bu nikah fabrikasının girişinde öyle bir yazı var ki görülmeye değer: AŞKIN, SEVGİYE, ARKADAŞLIĞA, DOSTLUĞA DÖNÜŞTÜĞÜ YER. Buna ben yorum yapmayayım, sizin hayal gücünüze bırakayım.
Hımm bu arada TDK dedi ki, Nikah, bir erkek ve bir kadının evlilik birliğini kurmalarını sağlayan yasal işlemdir. Bildiğim kadarıyla Medeni Kanun'da böyle tanımlıyor evliliği. Dil kurumu ve kanun el ele vermiş, biz sadece heteroseksüel çiftlerin haklarını korur ve onların yükümlülüklerini düzenleriz, diyor. Gün olur, devran döner, sözlüklerinizi de değiştirirsiniz, kanunlarınızı da. Demedi demeyin yani. Amaaaa ben o nikah fabrikasında aşkımı arkadaşlığa dönüştürmeye hiç meraklı değilim. Vedat Dolakay'ı kınıyorum bu tutumundan dolayı.
Bir de benim nikah kostümüm var tabi ki. Kim bilir, bir gün sizin nikahınıza da çıkıp geliveririm nikah kostümümle. Krem rengi pantolon, lacivert ya da beyaz gömlek, kahverengi ceket ve kahverengi ayakkabılı birisini görürseniz nikahınızda, bilin ki o benim.
No comments:
Post a Comment