September 8, 2012

Bekarlık sultanlıktır, tabi ki ev aramıyorsan!

Bir süredir bir şey yazamadım çünkü hastaydım, düşmek bilmeyen bir böbrek taşına sahip olmanın dayanılmaz ağrılarıyla boğuşuyordum. Tam o ağrıların ortasında ev sahibi çık evimden dedi. Daha önce Eylül gibi boşaltabilir miyim diye rica etmişti ama ben mümkün değil, Ekim gibi olabilir demiştim. Bu sefer rica değil tehditle evimi boşalt dedi. Ağustos başındaki saldırı, sonrasındaki böbrek ağrısı yüzünden zaten yorgun olan zihnim ve bedenim yeni bir saçmalıkla uğraşmayı kaldıramayacağı için hukuki yoldan hakkımı aramak yerine evden çıkmayı tercih ettim. Yaklaşık bir hafta süren internetten ev bakma ve piyasanın nabzını yoklama çalışmalarım üç gün süren ev gezme maratonuyla son buldu. İşte o üç gün boyunca emlakçı emlakçı dolaşıp, ev sahiplerinin ve emlakçıların abuk sabuk sorularına ve taleplerine olabildiğince sakin cevaplar vermeye çalıştım. Ne de olsa ben bekar, üstelik sabit ve onların anlayabileceği türden bir işi ve geliri olmayan yani ev sahiplerinin hiç mi hiç istemediği cinsten bir kiracı olduğum için hep alttan almalıydım. 

 Bekarım. Yani onların gözünde. Bekarlık ev bulmanın önünde aşılması gereken en büyük engel. Zaten aşamıyorsun da. Ev sahibi bir kez kafaya koydu mu bekara vermeyeceğim diye yapacak hiç bir şey yok. Bekara ev vermeme nedenleri arasında benim en gıcık olduğum neden de bekarların pis olacağı ve eve iyi bakmayacağı söylemi. O yüzden aileye vermek istiyorlar. Sanırsın bütün aileler tertemiz, pırıl pırıl! Adamlar yüzüme baka baka bekarlar pis olur diyor. Ne aile evleri biliyorum ben, mutfağından yemek yenmez. Gıcık olduğum bir durum bu. Kendi donunu bile yıkamaktan aciz, acizden ziyade bunu kadın işi gören zihniyetin her erkeği kendileri gibi sanması yatıyor bunun altında.
 Kendisini evlenene kadar annesine, evlendikten sonra da karısına baktıran, bir tabağı masadan alıp mutfağa götürmeyen ya da kalktığı yatağa bir daha dönüp bakmayan ama bir yandan da evin pırıl pırıl olmasını bekleyen türk erkeğinin temizlik felsefesi "suya sabuna dokunma, annen ya da karın var nasılsa" mottosundan ibaret olunca kiraladığı evinin bile temizliğinden kadının sorumlu olmasını garantilemek istiyor. Çünkü erkek için bütün anneler ve bütün eşler aynı zamanda temizlikçidir de! Şükür ki bizim annemiz bize kendi temizliğimizden kendimizin sorumluluğunu öğretti de o pis erkek çoğunluğunun bir parçası olmaktan paçayı sıyırdık. Velhasıl bekarlık=pislik denklemini bozmak için elimde sihirli bir formül olmadığından "eyvallah" demekten başka çarem de yoktu. Ben de öyle yaptım.

Bana "evlenmeyi düşünmüyor musun?" diyen emlakçı da çıktı karşıma. Elinde internetten görüp az biraz beğendiğim ve içini de gezmek istediğim bir ev olmasa ona "neden sordun, bana evlenme mi teklif edeceksin?" demek isterdim ama diyemedim. "Düşünmüyorum" dedim sadece. Sanki herkes belli bir yaşa gelince evlenmek zorundaymış gibi. "Geyim ben birader, sizin bildiğiniz şekilde bir evlilik yapmayacağım ben. Ama bekar da değilim biliyor musun? 3 yıllık bir ilişkim var benim ama sizin yasalarınız bizim ilişkimizi tanımadığı için bekar sayılıyorum. Heteroseksüel olsam şimdi iki yaşında bir çocuğum vardı yani. Şimdi kucağımda onun ciyak ciyak bağrışması eşliğinde ikram ettiğin çayı içip elindeki "aileye" verilecek güzel evlerden bahsediyor olurduk" demek de istedim ama demedim. 

Sadece çalışan memura ev verenler, sadece yeni evli çiftlere ev verenler, sadece çalışan bayana ev verenler, sadece çalışan memur bekara ev verenler, kefil olarak sadece çalışan memur kabul edenler, kardeş olduğumuzu kanıtlamamızı isteyenler, en az iki kefil isteyenler, iki dakikada yedi kuşak sülalemi soranlar ve daha nice ilginç ev sahipleri ve emlakçılar gördüm bu üç gün içinde. Sonra da kızdım kendime, neden bu yaşıma kadar bir ev sahibi olup bu kendini bir bok sanan ev sahiplerinin ağız kokusundan kurtulmadım diye. Sanki ev sahibi olmak o kadar kolaymış da ben tercih etmemişim gibi. O yüzden kendime kızmayı geri aldım ve sisteme kızdım, küfrettim, lanet ettim. Başka ne gelirdi ki elimden. Nihayetinde yolda yürürken camında "sahibinden kiralık" ilanı olan bir evi gördüm, sahibini aradım. Bir kaç tadilat için evin içindeymiş, hemen girip eve baktık kardeşimle birlikte. 3 dakika sonrasında da "biz bu evi tutuyoruz" dedik. Ev sahibi dert etmedi bekarlığımızı. "Hepimiz bekardık bir zamanlar" diyerek ileride evlenme ihtimalimizi saklı tuttu. Olsun, bu da bir şeydi sonuçta. Böylece avuç dolusu para karşılığı aileye mahsus niteliklere sahip bir evde oturmanın mutluluğunu kiraladık. Darısı diğer bekarların başına! 


No comments:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş