July 14, 2011

Homoerotik Mitoslar

Eşcinselliğin yasak olmasının en temel nedenidir din. Büyük dinlerin hepsi ağız birliği etmişcesine (tabi ki her biri bir öncekinin biraz daha geliştirilmiş kopyaları oldukları için) eşcinselliği büyük günahlar listesine sokmuşlardır. Antik dönemde ise paganizm hakimdi ve o dönemde yaşayan insanlar, ne şanslılar ki, semavi dinlerin baskıcı ve yasaklayıcı zihniyetine maruz kalmamışlardı. Dolayısıyla tanrılarının dahi (Zeus, Apollon) genç erkeklere aşık olduklarını ve erkeklere tutkuyla bağlandıklarını dile getiren toplumda eşcinselliğe “günah” anlamı yüklenmediği de açıktır.
Zeus Ganimedes'i kaçırması

Zeus’un sekse olan düşkünlüğünü bilmeyen yok ve bir çok kadınla aşk yaşadığını, hatta, seks yapabilmek uğruna çeşitli kılıklara girdiğini de. Zeus gözüne kestirdiği birisiyle, cinsine bakmaksızın, birlikte olabiliyordu; aslolan birlikte olmak istediği kişinin güzelliği ve de Zeus’un onu arzuluyor olmasıydı, gerisi ise teferruattı. Bir gün insan kılığında, bir gün kuğu olarak elde ederken arzuladıklarını, bazen bir yağmur damlası olması yetiyordu. İşte bu aşkların içerisinde bir tanesi dikkat çekici; Zeus’un Ganymedes’e duyduğu aşk. Bu aşkı uğruna, kartal kılığına girerek Troia kralı Tiros’un oğlu Ganymedes’i kaçırıp Olympos’a götürür.[i] Ganymedes bakmaya doyulamayacak güzelliktedir ve Zeus ona tarifsiz duygular beslemektedir. Her an gözünün önünde durması için de onu ölümsüzlerin yaşadığı Oympos’a götürür ve oradaki diğer erkek tanrılar da bu görsel şölenden hoşlanırlar. Ganymedes, orada, tanrılara şarap sunmakla görevlendirilir.[ii] Aslında, bu mitostaki Ganymedes, Antik Yunan’da erkeklerin bir araya geldiği, sabahlara kadar yiyip içerek, felsefe ve siyaset konuştukları, sohbet ettikleri ve eğlendikleri şölenlerde hizmet eden oğlan çocuklarının mitoslara yansımış halidir.

Bir diğer öykü ise Apollon ile ilgili. Bu öyküye göre, Hyakintos isimli bir oğlan çocuğuna aşık olur Apollon. Çok güzel bir çocuktur bu yeni yetme, Apollon onu çok sever, bütün zamanlarını birlikte geçirirler. Birbirleriyle yarışırlar zaman zaman. Bir gün disk atıp eğlenirlerken, Apollon’un attığı disk rüzgarda yön değiştirerek Hyakintos’un kafasına çarparak ölümüne neden olur. Aslında, çocuktan tek hoşlanan Apollon değildir. Batı rüzgarı olan Zephyros da bu çocuğa tutkundur ve için için kıskanır Apollon ile Hyakintos’u. Bu kıskançlık ile Apollon’a bir şey yapamayacağını bildiği için öfkesini çocuğa yöneltir. Bu nedenle, rüzgarın yönünü değiştirerek ölmesine neden olur Hyakintos’un. Böylece, Apollon da onsuz kalır. Ancak, çocuğu, sümbül çiçeğine dönüştürerek yaşatmaya devam eder.[iii] Bu öykü de Antik Dönemdeki olgun yaştaki erkeklerin oğlan çocuklarına duydukları aşkın ve aynı kişiye aşık olabilecek iki olgun erkeğin olabileceği gerçeğinin bir yansıması.

Bir diğer homoerotik sayılabilecek durum da mitolojinin tuhaf yaratıklarından biri olan Satyr’ler ile ilgili. Bu şehvet düşkünü üst bölümleri insan, alt bölümleri ise teke ya da at biçiminde olan yaratıklar, zaman zaman, birbirleri ile de eşcinsel ilişkiye girmektedirler.[iv]

Aristophanes’in, insanların şu anki formunu almalarına ilişkin miti de, içinde barındırdığı cinsiyetler ve cinsel yönelimler açısından, ilginçtir. Halperin’in, Aristophanes’ten aktardığına göre[v]; insanlar orjinalde yuvarlak, sekiz uzuvlu, iki yüzlü, ve iki cinsel organ sistemine –ön ve arka- ve iç cinsiyete sahip (erkek, dişi ve androjen) yaratıklarmış. Bu insanlar o kadar cüretli ve tutkuluymuşlar ki; Zeus hadlerini bildirmek için onları ikiye kesmiş, derileri açığa çıkan etin üzerinden gererek göbekte bağlamış. Başlarını da cüretlerinin fiziksel hatırlatıcısı olarak öne döndürmüş. Ama herkes, diğer yarısını aramaya başlamış, bulduklarında da öylesine kenetleniyorlarmış ki birbirlerine yaşamsal faaliyetlerini de unutup açılıktan ölmeye başlamışlar. Zeus da, onlara acıyarak, cinsel organlarını da önlerine çevirmiş ki cinsel ilişkiye girip hasretlerini giderebilsinler. Bu mite göre diğer yarısı erkek olanlar erkekleri, diğer yarısı kadın olanlar da kadınları aramaktaymış. Bu mitte de görüldüğü üzere, eşcinselliğin varlığının kabul edildiği hatta bunun insanın var oluşundan geldiği onaylanmaktadır.



[i] Bayladı, D., Tanrıların Öyküsü, İstanbul: Say, 2007, s. 31.
[ii] Gezgin İ., Antik Yunan ve Roma Sanatında Cinsellik ve Erotizm, İstanbul:Alfa, 2010. s. 227.
[iii] Bayladı, D., a.g.e. s. 66.
[iv] Gezgin, İ. a.g.e. s . 79.
[v] Halperin, D., “Cinsellikten Önce Seks”, Vicinus, J.M., Duberman, M.B., Chauncey. G.(ed.)Tarihten Gizlenenler/Gey ve Lezbiyen Tarihine Yeni bir Bakış, çev. Serkan Göktaş, Phoneix, 2001.  s. 42.

No comments:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş