August 17, 2011

Pencere nere güverte nere

Her akşam üzeri bir cruise gemisi geçiyor penceremin önünden. Bazıları gerçekten devasa, bilmem kaç katlı, bazıları ise daha küçük. zaten zaafım var, bir de önümden geçiyorlar şimdi nispet yapar gibi. Körfezden yavaş yavaş çıkıyorlar her akşam, muhtemelen bir Yunan adasına doğru. Ben sadece gemiyi, geminin küçük pencerelerini, kenarlardaki filikalarını görüyorum. İçindeki insanları göremiyorum, tıpkı onlarında ayrılırken İzmir'e baktıklarında sadece üst üste yığılmış binalar ve onların pencerelerini seçebildikleri ama beni göremedikleri gibi. O yüzden onlar, benim o içinde oldukları gemiye baktığımı da göremiyorlar. Her seferinde "ah o gemide olsaydım şimdi" diye aklımdan geçirdiğimi de bilmiyorlar elbette. Onların yerinde olmak istediğimi, bir limandan diğerine seyahat ederken üst üste yığılmış gibi duran evlere ve onların pencerelerine bakmak istediğimi bilmiyorlar. Hasetimden çatladığımdan da haberleri yok tabi. 

August 13, 2011

Bisiklet keyfi iğne olup acıtmasın

Geçen ay İzmir'de bisiklet sürmek için güzel bir rota önermiştim, Kent Ormanı'ndan İnciraltına doğru. Sonrasında duyduğum ve benim de başıma gelen bir şeyden ötürü o güzergahın çok da güvenli olmadığını düşünmeye başladım. Gerçi halen gündüzleri Kent Ormanı'nın içinden sorunsuz bir şekilde geçiyorum ama bir kaç hafta önce gece yarısı peşimden koşan köpekler yüreğimi epey bir ağzıma getirdi. Çünkü hemen bir gün öncesinde bir arkadaşımdan bununla ilgili bir hikaye duymuş, oldukça ürkmüştüm. O zamana kadar bana hiç bulaşmayan köpeklerin o hikayenin hemen ertesi günü başıma gelmesi de ayrı bir ilginç konu tabi. Şubat ayında arkadaşım bir gece yalnız geçerken oradan köpekler kovalıyor ve bacağından ısırmışlar. Etrafını sarmış 8-9 köpekten oradan geçen bir araçtaki kişi vasıtasıyla kurtarılmış. Tabi nihayetinde 6 hafta boyunca iğne olmak durumunda kalmış. 

August 11, 2011

1 - 11 - 21 - 27 - 46 - 48

Yok Lost falan olmadım ama Lost'taki Hurley kadar da şanslı değildim. Tam on yıl önce bugündü. Bugün günlerden cumartesiydi o zaman. 2 hafta önce 26 yaşını doldurmuş geeencecik bir adamdım. Bir kaç hafatalığına tatildeydim, epey sıcak bir Ayvalık günüydü o gün. Benim için önemi ise o günün, şansımın dönmesine ramak kalmış olmasıydı. 

Sarımsaklı'ya denize giderken Ayvalık meydanının arkasındaki küçük büfenin önünde durduk, alelacele arabadan indim ve bir koşu gidip tam kolon sayısal loto oynadım. Her hafta yaptığım gibi. Kuponu salı gününe kadar katlı bir şekilde duracağı cüzdanıma yerleştirdim. Sonra kumlara uzandım, denize girdim, biraz müzik dinledim, tostumu yedim, kolamı içtim, birazcık daha bronzlaştım, gereksiz muhabbetler ettim arkadaşlarımla o sıradan günde. Oysaki o gün benim hayatımın değiştiği gün olabilirdi. Nasıl mı? 

August 10, 2011

Beauty





You wouldn't be such a beautiful 
if I didn't love you
... 
Böylesine güzel olmazdın
eğer ben seni sevmeseydim  

August 8, 2011

Black & White



joint at the hip: fishing boats and sea gulls
...
ayrılmaz ikili: balıkçı tekneleri ve martılar

August 7, 2011

Fight



we're all born to fight for bread
but this fight is not fair
...
Hepiniz ekmek kavgası için geldik dünyaya
ama adil değil bu dövüş




LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş