Oğluş'umu biliyorsunuz. Yaklaşık 1,5 yıldır birlikte yaşıyoruz. İzmir'e taşındıktan 3 ay sonra da Missy önümüze atladı sokakta. Biz de bu pek bir sevimli, pek bir cana yakın kediyi sokaktan kurtaralım deyip aldık eve. Nereden bilirdik ki daha 2-3 gün öncesinde hamile kaldığını. Evet tam da 2-3 gün önce hamile kalmış doğum yaptığı günden geriye doğru saydığımızda. Velhasıl 2 yetişkin iki yavru kedi olmak üzere 9 kişi olduk evde.
O ne heyecanlı, o ne güzel bir geceydi! Missy'nin yavrularının her biri elimize doğdu. Bendeki panik görülmeye değerdi. Missy altı tane doğururken be dokuz doğurdum resmen. Ha emdiler, ha gözlerini açtılar, ha yaşayacaklar mı derken 45 günlük birer yaramazlık makinesine dönüştüler. Aralıksız 45 günüm onlarla ilgilenmekle geçti, tabi Missy ve Oğluş ile de. Missy'nin beslenmesine ayrı bir özen gösterdim. O kadar yavruya ya sütü yetişmezse diye hop oturup hop kalktım. Ama yetişti, halen de emziriyor ama yavrular artık kuru mama da yemeye başladılar. Ona rağmen annelerinin memelerine asılmaktan vazgeçmediler. Missy arada sıkılıp kaçıyor onlardan. Mutfak tezgahının lavabosunda yatıyor.
Bunlar analarının dizinin dibinde yatarlarken pek iyiydi. Benim onlar için koşturmam gerekmiyordu. sadece endişeleniyordum iyiler mi, iyi besleniyorlar mı diye. Şimdi ise elimde vileda bir banyo, bir koridor dolaşmaktayım. Çünkü buldukları her bir yana işiyor veletler. Küçük, onların çıkabileceği yükseklikte bir tuvalet ayarladım onlara. İçine de birazcık kum koydum. İlk bir kaç gün kumu yediler sadece. Sonra içlerinden biri akıl edip de işeyince diğerleri de onu yapmaya başladı. Şimdi hepsi kakalarını o kuma yapıyorlar ama çişleri geldiği anda neredelerse oraya salıveriyorlar. Ben de peşlerinden viledalayıp duruyorum.
Evde sekiz kedi çok fazla biliyorum, bu zorluğu yaşıyorum ama elimde olsa, bu küçük dairede yaşamıyor olsam ve gelirim iyi olsa, vermezdim onları kimselere. elime doğdular benim. Öyle alıştım ki onlara nasıl ayrılacağım bilmiyorum. Yakın bir zamanda birer birer gidecekler. Acaba birer birer giderken onlar geride kalanlar onların yokluğunu hissedecek mi? Ya da anneleri? Ben hissedeceğim kesin. Bol bol fotoğraflarını çektim onlara bakar bakar dururum artık.
Bunu görmek lazım anlatmak yetmez... Yani onların evin dört bir köşesinde koşturmalarını, hoplayıp zıplamalarını, birbirileriyle boğuşmalarını, buldukları her şeyi kemirmeye çalışmalarını, tırmanma tahtasını paylaşamayışlarını, gözümün içine meraklı meraklı bakışlarını, yorgun bitap düşünce bazen kuytu bir köşede bazen kapı önünde üst üste yığılıp uyumalarını...
Yoruldum ama bir o kadar da mutluyum.
45 günden çıkardığım dersler:
- Meğer ben ne sabırlıymışım!
- Annelik başka bişi ya. Kedi de olsa insan da olsa...
- Yaramaz kedi kendini daha iki günlükken bile belli eder.
- 6 kediye bir tırmanma tahtası yetmez.
- 8 kediye de 1 görevli yetmez!