Fas'taki üçüncü günümüzün sabahında Marakeş'in kaosunu arkamızda bırakıp Atlas dağlarına tırmanmaya başladık. Önümüzde Zagora'ya kadar 360 kilometrelik bir yol uzanıyor. Eğer benim gibi çok virajlı yollarda midesi bulanan birisiyseniz işiniz zor. Zira yolun özellikle Ourzazate'ye kadar olan kısmı oldukça virajlı. Neyse ki manzara izlemek ve fotoğraf çekmek için sık sık durduk da ben tamamen kötüleşmeden temiz hava almış oldum. Eğer siz de benim gibi yüksekliği seven biriyseniz Atlas dağlarının size sunduğu manzaradan oldukça hoşnut kalacaksınız. Atlas dağının en yüksek noktasında durup ayaklarımızın altında az önce kıvrıla kıvrıla çıktığımız yolu, dağlarda sıralanmış berberi köylerini izlemek oldukça keyifli.
Yolda durduğumuz ve bir saat kadar dolaştığımız en eski berberi köylerinden birisi olan Ait bin haddou ise kesinlikle görülmeye değer bir yer. 1960'daki depremle hasar görmüş, bir çok insan başka şehirlere taşınmış. Şimdi Unesco'nun dünya mirası listesindeki bu köyde on hane yaşıyormuş. Gladyatör, Arabistanlı Lawrence gibi bir çok filme evsahipliği yapmış, hatta Game of Thrones'un 2012 yılındaki bölümlerinden bazıları da burada çekilmiş. Bu köyde zsman yüzlerce yıl öncesinde durmuş gibiydi, ta ki bir kaç çatıdaki güneş enerjisi panellerini görene kadar.
Yol boyunca yeşillik yerini önce çorak topraklara, ardından da kayalara bırakıyor, Ourzazate'yi geçtikten sonra ise vadi boyunca göz alabildiğine uzanan palmiye ormanına dönüşüyor. Bu yüzden minibüsün tüm rahatsızlığına ve virajlı yollara rağmen seyri çok keyifli bir yolculuk. Yola çıktıktan 10 saat sonra Çölün kıyısındaki bir şehir olan Zagora'ya vardık.
Zagora'dan yaklaşık bir saat uzaklıkta çölün içindeki çadırlarımıza vardığımızda açıkçası biraz moralimiz bozuldu. Çünkü uzaklarda da olsa hala medeniyetin ışıklarını görüyorduk. Hava kararıp da başımızın üzeri milyonlarca yıldızla dolunca keyfimiz biraz yerine geldi. Gerçi biz bu gökyüzünü Bafa gölü kıyısında kaldığımız otelde elektrikler kesilince de görmüştük, yani bu kadar uzaklara gelmeye gerek yok bunun için.
Ben bu kaldığımız çöle çölcük demeyi tercih ediyorum zira tam anlamıyla bir çöl sunmuyor bize. Yine de yiğidi öldür hakkını yeme demişler, hoşgeldiniz niyetine ikram edilen nane çayını içip, akşam yemeğimizi yedikten sonra kumlara uzanıp yıldızları izlemek çok güzeldi. Ancak anladık ki iki gün bir gecelik tur tam anlamıyla bir çöl deneyimi sunmuyor. Öte yandan 3 gün de çöl macerası için çok fazla. Bana bu yetti. Eğer Sahara ile ilgili büyük hayalleriniz varsa 4 güne kadar turlar var, onlara katılabilirsiniz. Çölde uyudum mu uyudum, bu bana yeter. Çok gerekli mi derseniz, bilemem, pek bana göre değilmiş onu anladım.
Ertesi sabah kahvaltımızı ettikten sonra -ki bu gün doğumundan hemen sonra oluyor- yola koyulduk. Bir önceki gün heyecanla geçtiğimiz yerleri yalnızca bir kaç mola vererek geçip Marakeş'e döndük. Giderken Ourzazate'de inip Fes'e gitmek üzere otobüse binme planı yapmıştık ancak bayram dolayısıyla otobüs seferlerinin az olduğunu öğrendiğimiz için riske atmamak için Marakeş'e geri döndük. Otobüssüzlükten bir yerlerde kalacaksak orası Marakeş olsun dedik. Ayrıca iki günde yaptığımız 720 kmden sonra Fes'e gitmek de gözümüzde büyüdü açıkçası ve Essasouira'ya gitmeye karar verdik.
Fas'ta trenle seyahat edebileceğiniz şehirler oldukça az. Kazablanka, Marakeş, Rabat, Fes ve Tangier gibi büyük şehirlere gidilebiliyor trenle. Ancak mesela Marakeş'ten Fes'e gitmek için Kazablanka üzerinden bir U çiziyor demiryolu. O yüzden tren olup olmadığı ile birlikte hangi güzergahı izlediğini araştırmak da önemli tur planını yapmadan önce. Otobüs ağı daha gelişmiş, devletin işlettiği CTM otobüs firması en yaygın olanı. Bir de özel bir otobüs firması var, onlar biraz daha konforluymuş. Otobüs garından kalkan başka otobüsler de varmış ama kimse tavsiye etmiyor, çok durup kalkıyorlarmış.
Sonuçta Essasouira'ya giden otobüs bulamadık. Bayram dolayısıyla doluymuş hepsi. Biz de Essasouira'nın güneyindeki Agadir'e otobüs bulabildiğimiz için oraya gitmeye karar verdik ve biletlerimizi aldık. Marakeş'ten Agadir'e gitmek 105 dh. Çok ilginç ki bagaj içinde parça başına ayrıca 5 dh ödüyorsunuz. Otobüsler çok konforlu değil ama Kazablanka'dan Marakeş'e yaptığımız tren yolculuğunu düşünürsek üzerine konuşmaya bile değmez, gayet rahattı.
Çıkardığımız dersler:
Her çöl, hayalinizdeki çöl gibi olmayabilir.
İspanyollarla yolculuk yapıyorsanız müzik çalarınızın şarjı tam olacak.
Fas için ucuz diyenlere inanmayın.
Zagora'da yeterince su alın yanınıza yoksa bedeviler çölde kazıklar sizi.
No comments:
Post a Comment