Şehirde yaşayanlar için geceleyin gökyüzü çok bir şey ifade etmiyor. O yüzden pek kimse de oturup bakmıyor gökyüzüne. Zaten kaldırıp başını yukarıya baksan da gördüğün -biraz şanslıysan- bir kaç yıldız, gerisi şehrin ışıklarıyla kirlenmiş, puslu, soluk, siyah bile olamayan bir karanlıktan başka bir şey değil. Yarattığımız şehirlerin yapay ışıklarıyla gökyüzüne perde çekip aslında tepemizde ışıl ışıl parlayan yıldızları görünmez kılıyoruz. Tıpkı görünmez kıldığımız başka bir çok şey gibi.
Zaman zaman da gökyüzünü hatırlıyoruz tabi, misal internette ve televizyonlarda meteor yağmuru olacağı haberleri ile karşılaştığımızda. Bir anda gökyüzünün aslında ne kadar muhteşem göründüğünü, çevremizi saran evrenin sonsuzluğunu ve o sonsuzluğu dolduran milyarlarca yıldızı hatırlayıveriyoruz. Ve meteor yağmurunu izlemek için şehirden uzaklara gitmeye kalkışıyoruz o heyecan ve şevkle.
O iki gece boyunca modern dünyalılar en iyi fotoğraf makinelerini, en iyi lenslerini yanlarına alıp arabalarına atlayarak şehirlerinden uzaklara gittiler, hem gökyüzünü izlediler hem bir kaç fotoğraf yakaladılar belki. Şehirlerden çıkamayan modern dünyalılar da bakındılar gökyüzüne ama pek bir şey görebildiklerini sanmıyorum.