August 16, 2015

Yıldızların Altında

Şehirde yaşayanlar için geceleyin gökyüzü çok bir şey ifade etmiyor. O yüzden pek kimse de oturup bakmıyor gökyüzüne. Zaten kaldırıp başını yukarıya baksan da gördüğün -biraz şanslıysan- bir kaç yıldız, gerisi şehrin ışıklarıyla kirlenmiş, puslu, soluk, siyah bile olamayan bir karanlıktan başka bir şey değil. Yarattığımız şehirlerin yapay ışıklarıyla gökyüzüne perde çekip aslında tepemizde ışıl ışıl parlayan yıldızları görünmez kılıyoruz. Tıpkı görünmez kıldığımız başka bir çok şey gibi.

Zaman zaman da gökyüzünü hatırlıyoruz tabi, misal internette ve televizyonlarda meteor yağmuru olacağı haberleri ile karşılaştığımızda. Bir anda gökyüzünün aslında ne kadar muhteşem göründüğünü, çevremizi saran evrenin sonsuzluğunu ve o sonsuzluğu dolduran milyarlarca yıldızı hatırlayıveriyoruz. Ve meteor yağmurunu izlemek için şehirden uzaklara gitmeye kalkışıyoruz o heyecan ve şevkle. 

O iki gece boyunca modern dünyalılar en iyi fotoğraf makinelerini, en iyi lenslerini yanlarına alıp arabalarına atlayarak şehirlerinden uzaklara gittiler, hem gökyüzünü izlediler hem bir kaç fotoğraf yakaladılar belki. Şehirlerden çıkamayan modern dünyalılar da bakındılar gökyüzüne ama pek bir şey görebildiklerini sanmıyorum. 

May 29, 2015

Agva baharda güzel

İstanbul'dan günübirlik uzaklaşmak için makul bir mesafede olan Ağva'ya ne zamandır gitmek istiyordum, kısmet bu yılmış. Bu yılın baharı bir tuhaf, günü gününe değil saati saatine tutmuyor, bir yağmur, bir güneş, insan ne yapacağını bilemiyor. Uzatmayayım, günler öncesinden bakıp parçalı bulutlu olarak gördüğümüz ve sabah uyandığımda günlük güneşlik olan bir havanın 15 dakika içinde sağanak yağmura dönüştüğü bir sabah çıktık yola. Vazgeçmeyi düşünmedik, ne de olsa havanın bir kaç saat içinde güneşli bir havaya dönüşme ihtimalinin umudunu taşıyoruz içimizde.

İstanbul'dan çıkana kadar yağmur vardı, zaman zaman göz gözü görmez oldu ama yılmadık. Nihayet Çekmeköy'ü geçtikten sonra yağmur durdu, güneş yüzünü gösterdi. İstikamet Şile, oradan da Ağva'ya. Bilmeyenler için yol durumunu vereyim: Şile'ye kadar otoban, Şile'den sonra Ağva'ya kadar oldukça virajlı ama bir o kadar da keyifli bir yol. Yemyeşil ağaçların tünel oluşturduğu yollardan kıvrıla kıvrıla giderken biraz mide bulantısı yaşamanız olası ama sonunda değiyor. Şile'den Ağva 40 km. 

February 11, 2015

Nepal'de ne kadar harcarım?

Altı bölümden oluşan Nepal gezisi yazılarının içinde de zaman zaman bütçe ile ilgili bilgiler verdim ancak Nepal seyahatinizi planlarken bütçe konusunda daha derli toplu bir fikrinizi olması açısından burada bütçe ile ilgili genel bilgiler vereceğim. Bu rakamlar tamamen benim kendi deneyimlediklerim ışığındadır. Daha ucuz ya da daha pahalı alternatifler illa ki vardır. Rakamlar seyahat ettiğim Ekim 2014 rakamlarıdır.

Nepal öyle "süper ucuz" diyebileceğiniz bir yer değil, ancak Türkiye'de tatil yapmaktan daha ucuz olduğunu söyleyebilirim. Konaklama ise, eğer standartlarınız çok yüksek değilse, oldukça uygun. Bir de kesinlikle ama kesinlikle gezinin maliyeti sizin pazarlık gücünüzle doğru orantılı. 

Öncelikle 1 TL'nin yaklaşık 40 rupi, 1 Usd'nin yaklaşık 100 rupi ve 1 €'nun yaklaşık 120 rupi olduğu bilgisini vereyim.

Döviz kurlarında çok fazla değişiklik yok, o yüzden havaalanında ya da şehir merkezinde bozdurmanız arasında çok fark olmuyor. Ancak en azından bir miktar dövizinizi havaalanında bozdurum ki şehir merkezine ulaşım için kullanabilesiniz.

February 10, 2015

Himalayalar 'ın eteginde huzurlu bir mola: Pokhara


Keyifli ama bir o kadar da yorucu trekking dönüşü varmak için can attığımız Pokhara'nın hemen yanıbaşında kurulu olduğu Fewa gölünü görüyoruz tepeden. Açıkçası Nepal seyahati için internette bir şeyler araştırmaya başlamadan önce adını hiç duymamıştım Pokhara'nın. Kimbilir daha adını duymadığımız ne kadar güzel yerler vardır. Neyse, zigzaglar çizerek aşağıya doğru inerken Pokhara ile trekkingin başlangıç noktası olan Nayapul arasının epey bir mesafe olduğunu farkediyoruz. Oysa giderken, heyecandan olsa gerek, bu kadar uzun gelmemişti. Aracımız bizi saat 3 civarı kalacağımız Avocado Otel'ine kadar bırakıyor. Trekkinge çıkmadan önceki gece kaldığımız otelden daha vasat, sade, konforsuz ama yine banyosu ve tuvaleti içinde odaları olan bir otel burası, belki hostel demek daha doğru olur. Burasının geceliği 10 dolar (1000 rupi), diğer taraf ise 30 dolardı, ve inanın o kadar ücret farkına değecek bir fark da yok. 

December 30, 2014

Himalayalar 'da Trekking


Nepal'e kadar gelip de Himalayalar'da, küçük çaplı da olsa, bir yürüyüşe çıkmamak olmazdı. Bu yüzden biz de Türkiye'deyken yazışmaya başladığımız bir seyahat acentasından 5 günlük bir trekking turu satın aldık. Nepal'de her şeyde olduğu gibi turlarda da pazarlık söz konusu. Biz Pokhara'dan taksiyle alınıp trekkingin başlangıç noktası olan Nayapul'a götürülerek başlayan ve sırasıyla Tikhetunga, Gorepani, Tadapani ve Gandruk'ta geceleyerek sürecek ve yine başladığımız nokta olan Nayapul'da bitecek 5 günlük bir trekking için Pokhara-Nayapul-Pokhara ulaşımı, konaklama, üç öğün yemek ve rehber ücreti (rehberin yemek ve konaklaması da dahil) dahil olmak üzere kişi başı 260 dolara anlaştık. 

1. Trekkingi gün gün anlatmadan önce yapmam gereken bir kaç uyarı var; öncelikle bu parkura çoğunluğu kolay, bir kısmı orta derece zorlukta diyorlar. Eminim Himalayaların genelini düşündüğümüzde bu parkur orta derece zorluktadır ama biz ortanın üzerinde bir zorlukta hissettik açıkçası. Bunu bir aklınızda bulundurun. 

2. Eğer sigara içiyorsanız ya da spor yapmıyorsanız bu 5 günlük yürüyüş sizi oldukça zorlayabilir. 

3. Eğer konformist biriyseniz ya da hijyen sizin için çok önemliyse bu yürüyüşe çıkmamanızı tavsiye ederim. Çünkü konaklayacağınız yerlerde odalar oldukça basit, yataklar konforsuz, tuvaletler genellikle bakımsız ve pis, üstelik banyo ve tuvaleti konaklayan diğer trekkerlarla paylaşıyorsunuz. 

4. Ayrıca sağlık durumunuzu ve dayanıklılığınızı iyi biliyor olmanız lazım, zira uzun süre merdiven tırmanmak oldukça yorucu olabiliyor. 

5. Çantanızı hazırlarken mümkün olduğunca hafif yapmaya çalışın, kalın bir şeyler almak yerine üst üste giyip çıkaracağınız ince ve hafif kıyafetler alın. Bir kaç tane dry-fit tişört yeterli, akşam yıkayıp tekrar giyebilirsiniz. 

6. Eğer profesyonel bir fotoğrafçı değilseniz büyük bir kamera almayın yanınıza. Sonra boynunuzda taşıdığınız 1,5 kiloluk makine bir süre sonra 10 kiloymuş gibi hissediliyor. 

7. Nepallilerin yukarıda havanın güzel olduğunu, soğuk olmadığını söylemelerine de aldırmayın. Onlar için soğuk olmayabilir ama hava güneş battıktan sonra gerçekten üşütüyor. O yüzden yanınızda alt üst birer içlik bulundurmanız iyi olur. Ayrıca bir uyku tulumu gece üşümemeniz için ihtiyaç. Zira size verdikleri yorgan ve battaniyeler sıcak tutmuyor. 

Uyarılardan sonra trekking maceramızı anlatmaya başlayabilirim.

December 29, 2014

Pokhara'ya uzun bir yolculuk

Keşke gece otobüsü olsaydı Kathmandu'dan Pokhara'ya ama yok. Nedenini yola çıkınca anlıyoruz. Bol virajlı, uçurumlu, zorlu bir yol, yolda ışıklandırma da yok zaten. Buyrun Nepal'de karayoluyla seyahat maceramıza. 

Bir gün önceden Pokhara'ya bizi götürecek turist otobüslerinden birinden rezervasyonumuzu yaptırıp biletlerimizi aldık. Epey bir otobüs firması var, kimi konforsuz kimi konforlu, kimi ucuz kimi daha pahalı. 800 ile 1200 rupi arasında değişen fiyatları var, öğle yemeği de dahil olsun derseniz 250-300 rupi daha ekstradan ödüyorsunuz. Biz öğle yemeksiz, klimasıı olan, resepsiyonistin önerdiği bir otobüs firmasından aldık biletimizi. Bütün otellerden otobüs bileti temin etmek mümkün, öyle otobüs firması yazıhanesi aramanız gerekmiyor. Bütün otobüsler sabah hemen hemen aynı saatlerde kalkıyor ve açıkçası otobüsler arasında öyle aman aman bir konfor farkı da yok.

December 21, 2014

Patan ve Bakhtapur


Nepal'deki üçüncü günümüzde istikametimiz Patan ve Bakhtapur şehirleri. Bu iki şehrin Durbar (saray) meydanı da UNESCO'nun Dünya miras listesinde yer alıyor, tıpkı Kathmandu'nun Durbar Meydanı'nın da bu listesinde yer aldığı gibi.

Patan, Kathmandu'dan arabayla yaklaşık bir yarım saatlik mesafede. Bunun için yine taksilerle pazarlık yapmanız gerekiyor, genellikle 600-1000 rupi arasında bir rakamdan açıyorlar ağızlarını ancak biz pazarlık gücümüzle 300 rupi ödeyerek bizi Patan'a götürecek bir taksi bulabiliyoruz. Patan'da Durbar Square'e girmenin bedeli kişi başı 500 rupi. Açıkçası biz meydana ücret ödemeden girmenin yolunu aradık, zira okuduğumuz bir blogda arka sokaklardan dolaşarak meydana ücret ödemeden girilebileceği yazıyordu. Ancak bu beleşci turistlere karşı güzel bir sistem geliştirmişler, -ki biz bu sistemi içeriye ücret ödemeden girdiğimizin 3. dakikasında yakalandıktan sonra öğrendik- giriş ücretini ödediğinizde size boynunuza asarak dolaşmak zorunda olduğunuz ziyaretçi kartları veriyorlar. Boynunuzda bu kartın olması sizin kuraalara riayet eden, saygılı bir turist olduğunuzu gösteriyor. İçerideki sivil giyimli görevliler de bizim gibi boynunda giriş kartı olmayan turistleri avlayıp tıpış tıpış gişeye gitmelerini ve ücretlerini ödemelerini sağlıyorlar. Yani eskiden belki mümkünmüş ama artık para ödemeden girmek mümkün değil. Velhasıl 500 rupiyi ödedik paşa paşa.

October 28, 2014

Kathmandu'da ikinci gün: Swayambhunath Stupa


Sabah çok da erken olmayan bir saatte kalkıp çıkmayı planladığımız trekking için Türkiye'deyken yazışmaya başladığımız bir tur acentasıyla görüşmek üzere yola çıktık. Otelin önerdiği bir tur şirketine de uğradık bu arada ama bize diğeriyle benzer bir rota çizdiği ve diğerinden çok da farklı bir fiyat çıkarmadığı için hali hazırda Türkiye'deki bir tur şirketi işleten arkadaşımın tavsiyesiyle yazışmaya başladığımız şirkete gitmeye karar verdik. Zaten önceden bize bir rota çizdiği için çok uzun sürmedi, pazarlığımızı yaptık, turumuzu satın alıp çıktık. Bunu detaylı şekilde trekking kısmında anlatacağım. 


Oradan çıktıktan sonra kahvaltımızı yapmak üzere bir yere oturduk ve günü planladık. Akşam üzeri Nepalli bir arkadaşımla bulaşacağımız için çok koşturmacalı bir gün istemedik, o yüzden yalnızca turistlerin Monkey Temple diye adlandırdığı Swayambhunath Stupa'ya gitmeye karar verdik. Burası şehre yukardan bakan bir tepenin üzerine kurulmuş bir Budist tapınağı. Genelde taksiyle gidiliyor ama yürüme mesafesi de aynı zamanda. Tabi ki biz yola çıkmadan önce bizi tırmanmak zorunda olduğumuz bir tepenin karşılacağını bilmediğimizden hem etrafı da görürüz diye yürümeyi seçtik. Yolun yarısında çıkmamız gereken bir tepe olduğunu görünce de karşımıza çıkan ilk arabaya otostop çektik. Nepalli bir çift bizi arabalarına aldı, kendi yollarından da saparak bizi tepeye kadar bıraktılar. Avustralya'da yaşamışlar bir süre, sonra Nepal'e geri dönmüşler. Bu arada Avustralya'da bir çok Nepalli varmış, onu da öğrenmiş olduk.  

Ben kodlarını bilmediğim bir ülkede kendi yaşantımızda yapmaya alışkın olduğumuz şeyleri yapmak konusunda biraz çekingenim ama sağolsun Elçin'in öyle bir çekingenliği yok da otostop çekti ve o sıcakta en yukarıya kadar yürüyerek çıkmak zorunda kalmadık. 

October 6, 2014

Kathmandu'ya varıs


Bundan 10 ay önce biletini alıp o zamandan beri gelmesini iple çektiğim seyahat 2 Ekim'de THY'nin İstanbul-Kathmandu uçuşuyla başladı. 6 saat 15 dakika sürmesi planlanan seyahat Kathmandu'da hava trafiğinin yoğun olmasından ötürü bir yarım saat daha fazla sürdü.

Uçakta dağıttıkları göçmen formlarını doldurup hızlıca pasaport kontrol sırasına geçtik. Sırada farkettik ki insanların elinde başka bir kağıt daha var, kısa bir soruşturmanın ardından onun bizim de doldurmamız gereken vize formu olduğunu öğrendik. (Aman dikkat, yanınızda mutlaka bir kaç vesikalık fotoğraf bulundurun. Hem vize formuna yapıştırmak için hem de trekkinge çıkacaksanız trekking izin kağıdı için gerekiyor) Çabucak vize formumuzu doldurduk, şansımıza ikimizin de cüzdanında birer vesikalık fotoğraf çıktı da küçük çaplı bir krizi atlattık. Sıranın bize gelmesini beklerken elinde zımbayla yolcuların arasında dolaşan görevli imdadımıza yetişti, gelip şaşkın bakışlarımız arasında fotoğraflarımızı vize formuna zımbaladı. Sıra vize ücretini ödemeye geldi, burada da uyarmam gereken bir nokta var: 15  ve 30 günlük vizeler alabiliyorsunuz. 15 günlük vize ücreti  25 $ iken 15 günden bir gün bile fazla olduğunda bu rakam 40 $'a çıkıyor. Biz tam 16. gün ayrılacağımız için dört vize memurunun bizden ne kadar vize ücreti almaları gerektiğine dair aralarında yaptığı tartışma bizim de ısrarımızla lehimize sonuçlandı ve 25  ödedik vize ücretini (son gün bunun stresini yaşayacağız. bu stres yazının son bölümümde sizi bekliyor :) )

August 11, 2014

Bir Plansız Tatil - Selanik ve Halkidiki

Hiç adetim değildir plan yapmadan tatile çıkmak, özellikle de otel rezervasyonu yapmadan. Daha önce konaklamayı gittiğim yere bıraktığımdan ötürü kötü tecrübelerim olduğundan özellikle otel rezervasyonu yapmış olmaya dikkat ederim. Ancak bu sefer yolculuk kararı çok ani olduğundan "ya kısmet" deyip Selanik'e doğru yola çıkıyoruz, oradan istikametimiz de Halkidiki. 

Bayram'ın ilk günü olmasına rağmen Metro Turizm'in akşam 22:00'da Selanik'e doğru giden otobüsünde yer bulduk. Bulmaz olaydık. Çok bakımsız, televizyonları çalışmayan iki katlı bir otobüsün alt katında, aldığımız numaralardan farklı koltuklarında kötü bir şöförün ani frenleri -ve hatta bir ara uyukladığı için bariyerlere sürtmesiyle- hop oturup hop kalktığımız bir yolculuk geçirdik. Sınırda kaybettiğimiz 2 saatle birlikte yaklaşık 11,5 saat sürdü bu yolculuk, tabi ki uykusuz. 


Hemen ulaşımdan bahsedeyim burada: İstanbul'dan Selanik'e Metro Turizm ile Ulusoy Turizm'in seferleri var. Ulusoy bir yunan firmasıyla ortaklaşa çalışıyormuş (Zorpidis sanırım) Her ikisinde de bu yolculuğun bedeli 130 TL. Dönüşümüzü Ulusoy'la yaptığımız için kıyaslama şansım da oldu. Ulusoy'un otobüsleri daha iyi ama Ulusoy ana yoldan defalarca sapıp köylere girerek yolcu aldı, bu da yolun epey bir bölümünü kötü yollarda gitmek anlamına geliyor. 

Metro Turizm Selanik'te kendi küçük tesisine bırakıyor yolcuları, oradan mini bir servisle hemen 300-500 metre ilerideki bir terminale götürüyor. Bu terminalde hem şehrin çeşitli yerlerine hem de başka şehirlere -Bulgaristan dahil- otobüsler var. Selanik merkezine gitmek üzere 8 numaralı otobüse binmek gerekiyor. Otobüs Aristotales Meydanı'ndan geçiyor. Tek binişlik bilet 0,80 €. 

Evinde kalacağımız arkadaşımızla buluşmayı beklerken Aristotales Meydanı'nın denizle buluştuğu noktadaki denize bakan cafelerden birisinde oturup kahvaltımızı yaptık. İnternet bağlantısı bulmanın mutluluğuna bir de sabahın esintisi eşlik edince epey bir keyiflendik. Öğlen evinde kalacağımız arkadaşla buluşup eve geçtik, o sırada sıcak da en zalim haliyle çökmüştü zaten şehire. O yüzden öğleden sonramızı uykuya ayırdık ki akşam dinç bir şekilde Selanik sokaklarına salabilelim kendimizi. 

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Paylaş